İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun işgal altındaki Batı Yaka toprakları üzerinde kurulan Yahudi yerleşkeleri ile Ürdün Vadisi’ni ilhak planına tepkiler devam ediyor.
Uluslararası hukuku ve anlaşmaları yok sayan plan, İsrail yanlısı kesimlerde de tartışılıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner’in Netanyahu’ya ilhak planında acele etmemesini söylediği basına yansımıştı.
Yine İsrail medyasına göre bir grup İsrailli hukukçu koalisyon ortaklarına uyarı mektubu göndererek planın uygulanmasının İsrail’in elini zayıflatacağına ve İsrailli yetkililerin uluslararası mahkemelerde yargılanmalarına yol açabileceğine dikkat çekti.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Mass da İsrail’i ziyareti sırasında yaptığı açıklamada “İsrail’in dostu” olarak tek taraflı ilhak planından endişe duyduğunu, planın uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve iki devletli çözümü desteklemeye devam edeceklerini ifade etti.
Bu arada, Merkezi New York’ta bulunan Yahudi Haber Ajansı JTA’nın yayınladığı bir habere göre, Amerika’daki Yahudi lobisinin en önemli kuruluşlarından Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC), Amerikalı senatörlere “İsrail’in ilhak planını dilediğiniz gibi eleştirebilirsiniz” dedi.
İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’a konuşan bir Amerikalı yetkili de ancak “sınırlı bir ilhak” planına onay verebileceklerini söyledi.
Bütün bu haberlerden ve açıklamalardan çıkan anlam şu:
Netanyahu’nun pervasızlığı İsrail’in dostları ve yandaşlarınca dahi aşırı bulunuyor ve desteklenmiyor.
Söz konusu kesimin ilhak planını Filistinlilerin haklarını savundukları için eleştirmedikleri kesin.
Daha çok sürecin kontrol dışına çıkmasından ve nihayetinde İsrail’e zarar vermesinden endişeliler.
Netanyahu ise böyle bir kaygı taşımıyor.
Ona bu cesareti verenin kurtuluşu İsrail’le ilişkileri geliştirmekte bulan Arap rejimleri olduğunu söylemeye gerek yok.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), “Filistin’e tıbbi yardım” adı altında geçen ayki ilk uçuşun ardından önceki gün İsrail’e ikinci uçağını gönderdi.
Abu Dhabi’nin gayri resmi sözcülerinden sayılan Dhahi Khalfan, geçenlerde Twitter’da “Araplar Katar’ı işgal ederek yönetimini değiştirsinler ve İsrail’le uzlaşsınlar, tüm sorunlar biter” mealinde bir açıklamada bulundu.
Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi’nin elinde İsrail’e karşı kullanabileceği önemli kartlar var.
İsrail’le yürütülen güvenlik koordinasyonuna son vermek ve Batı Yaka’da direnişin elini serbest bırakmak o kartların başında geliyor.
Fakat Fetih’in kontrolündeki Filistin Yönetimi, Hamas’ın işine yarayacağını düşündüğü için böyle bir adım atmaktan kaçınıyor.
Netanyahu da Filistin Yönetimi’nin bu korkusunun farkında.
İlhak planı bağımsız bir Filistin devletini imkânsız hale getiriyor.
Zaten İsrail “iki devletli çözüm” önerisine hiçbir zaman inanmadı.
İsrail’in bugüne kadarki taktiği nihai hedefine giderken planlarını aşamalı olarak hayata geçirmek oldu.
Netanyahu ile ilhak planını eleştiren İsrail yandaşları arasındaki anlaşmazlık da uygulama koşulları ve hızıyla ilgili.
Kısaca ifade etmek gerekirse, İsrail Başbakanı’nın aşırı hızlı gittiğini düşünüyorlar ve duvara toslamasından korkuyorlar.