İsraf yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de açıkça ayet-i kerime ile yasaklanmış bir davranış şeklidir.

A´râf Suresi 31. Ayet-i kerime de Rabbimiz “Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” buyurmuştur.

İsrafın her türlüsü bu ayet-i kerime ile insanlara yasaklanmıştır.

Ekonomik anlamda israfa bakıldığında da birçok ekonomik felaketin temelinde bu olgunun yattığı rahatlıkla görülebilir.

İnsanın hayat nizamını yüce Kitabımıza göre yapması onun dünya hayatını çok daha rahat yaşamasına vesile olacak en önemli noktadır aslında. Fakat bunu başarabilen insan sayısının çok fazla olmadığını etrafımıza baktığımızda çok rahat bir şekilde görebiliriz.

İnsanoğlu, fani olan şu dünyada hayatının her anında israf etmemeye sonsuz dikkat kesilmelidir.

Geçirdiği zamandan harcadığı paraya, aldığı kıyafetten kullandığı imkânlara kadar her şey ama her şey israf çerçevesinde değerlendirilmeli ve kullanımlar bu israf olgusunun çizildiği sınırlar içinde değerlendirilmelidir.

Bunu yapabilen ve hayatına tatbik eden insanların mutlu olmaması için hiçbir sebep yoktur.

Yapamayanların ve hayatına tatbik edemeyenlerin ise gerçek mutluluğu yakalaması asla mümkün değildir.

Çünkü israf gerek ekonomik gerekse de sosyal alanları son derece yakından ilgilendiren, elde olan nimetlerin ne yönde değerlendirileceğini ön plana alan bir konu olarak insan hayatında yerini almaktadır.

İsrafın bu anlamda enflasyona etkisi de ciddi olarak değerlendirilmelidir.

Yani ihtiyacından fazlasını almak ve ihtiyacından fazlasını tüketmek ekonomik olarak piyasada bir dengesizlik oluşturur.

Şöyle ki senin günlük iki ekmeğe ihtiyacın varken gidip üç ekmek alarak ve ihtiyacından fazla olan bir ekmeği tüketmeyerek piyasadan fazla ürünü almış ve o ürünün bir adet fazlasının piyasadan çekilmesine sebebiyet vermiş oluyorsun.

Diğer taraftan ihtiyacı olan bir kişinin ise piyasadan fazladan çekilen o ekmeğe belki de ulaşamamasına veya piyasada talebin fazla olmasından ötürü o ürüne daha yüksek fiyattan ulaşmasına neden oluyorsun.

Burada verdiğimiz ekmek örneği sadece olayın kavranabilmesi anlamında basit bir misal.

Buna ihtiyaçtan fazla alınan araç, ihtiyaçtan fazla alınan kıyafet, ihtiyaçtan fazla alınan yiyecekler, içecekler vs. eklenebilir.

İsrafın enflasyona etkisini, piyasadan ihtiyaçtan fazla çekilen ürün ve hizmet neticesinde piyasada ürün veya hizmette talep patlamasına vesile olunması şeklinde de görebiliriz.

Ekonomilerde talep yükseldikçe fiyatın yükseldiği gerçeğiyle konuya yaklaştığımızda, bu da enflasyonu körükleyici bir etki ortaya koyacaktır.

Piyasada dolaşımda olan hizmet ve ürünlere olan talep ne kadar dengeli olursa, oluşacak fiyatlar da son derece dengeli bir şekilde piyasaya yansıyacaktır.

Dolayısıyla ihtiyaç fazlasını piyasadan çekmek ekonomik alanda bir daralmaya yol açacağından, bu da enflasyon canavarını daha da azdıracaktır.

Ekonomide denge, dahası her anlamda denge son derece önemli olduğundan bu balansı sağlamak adına arz ve talebi belirli bir düzeyde tutma zorunluluğu her daim ön plana çıkmaktadır.

İsrafa dikkat ederek enflasyonun dizginlenmesine ciddi katkıda bulunacağımızı düşünmek ve ona göre hareket etmek öncelikle bir kulluk sonrasında da vatandaşlık bir o kadar da insanlık görevimizdir.

Bunu unutmadan hayat nizamımızı kurabilir ve uygulayabilirsek o denli huzurlu bir yaşama da sahip olmuş olacağız.

Eğer bu hususlara dikkat etmezsek bakınız, su ve gıda krizi kapıda.