Ortadoğu kaynıyor. Yıllardır süren savaşlar, ardı arkası kesilmeyen çatışmalar, iç çekişmeler Ortadoğu’da gelecek dönemde de iç huzurun sağlanmayacağını gösteriyor.
İran ve Türkiye ekseninde önümüzdeki süreç çok büyük önem arz edecek. Bölgenin ciddi manada iç çatışma yaşamayan iki ülkesinde iç karışıkların çıkması için bazı ülkelerin elleri havada beklediği ayan beyan ortada duruyor. ABD eksenli karıştırıcı gücün bölgede savaş fitillerini ateşlemek için gereken her operasyonu yaptığını sağır sultan biliyor. Bölgeye yığılan silah ve mühimmatın hayra alamet olmadığı zaten biliniyor.
Geçtiğimiz yıl İran’da ki seçimlerden dolayı Dini lider Ali Hamaney ile eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın arasının açıldığı, Hamaney’e rağmen Ahmedinecad’ın adaylığını ilan etmesiyle gerginlikler yaşandığı, son olaylarda Ahmedinecad faktörünün sıklıkla konuşulduğu süreçte, Suudi Arabistan’ın tehditleri ve Animasyonlu savaş çığırtkanlıkları sonrası Ahmedinecad’ın elinin güçlenmesiyle iç ortam daha da gerilirken, Dini lider Ali Hamaney’in bazı örtülü operasyonlarla Ahmedinecad’ı saf dışı bırakmaya çalıştığı biliniyor. Muhtemelen İran’da ki olaylar zaman zaman sürecektir. İleri yaşına rağmen ülkeyi yöneten Hamaney’in otoritesinin devrim’in ilk yıllarında olduğu gibi dini lider konumuna çekilmesi için iç baskılar devam edecektir. Kaldı ki ilk dönem devrim liderlerinin de savunduğu mollaların dini işlere sivillerin siyasi işlere dahil olma çağrısı yüksek sesle dile getirilmeye çalışılacaktır. Besiç ve Pasdaran kuvvetlerinin dengesinin sağlanması yolunda da ciddi operasyonlar İran’ı bekliyor.
Türkiye’ye gelecek olursak, geçtiğimiz hafta Bahçeli’nin 24 Ağustos’ta erken seçim çağrısını Cumhurbaşkanı Erdoğan 24 Haziran diye tashih ederek, olağanüstü erken seçim çağrısı yaptı. Seçim sathı mahalline girmiş bir ülkede seçim ne kadar erken olursa ortam o kadar rahatlar düsturu ön plana çıkmış oldu. Kılıçdaroğlu’nun erken seçim ve Akşener’in 15 Temmuzda seçim çağrıları karşılık bulmuş oldu. Zaten bu çağrılar nedeniyle seçim baskın değil erken seçim olmuş oldu. Tarihte daha kısa sürede de seçim yapılmış bu ülkede. Seçim güvenliği açısından da her hangi bir sorun görünmüyor.
Bahçeli’nin “mayın patlatıcılığı” daha önce de yaşanmış bir durum. Kaldı ki, Anasol-M hükümetinin de seçime gitmesine Bahçelinin çağrısı neden olmuştu. Ülke böylece Ak Parti iktidarıyla tanıştı. Belki de en önemli sonucu geçtiğimiz yıl Halkoyundan çıkan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile de tanışması bu vesileyle olacak. Bölgeyi karıştırma hevesindeki batı bloğunun istediği tablo da bir daha ellerinde patlamış olacak. Oyun bozuculuk açısından bu sonucun hayırlı olduğunu düşünüyorum. Lakin Milletvekili adayları da bu geçiş sürecini kaldıracak güç ve ferasette olması gerektiğini bir kere daha hatırlatmakta fayda var. Düşük profil ve taşıyıcı olamayacak bir kitlenin ateş yeri haline gelmiş bir bölgede ülke idare etmesi neredeyse imkansız olur ki, bu da Devleti ciddi manada sıkıntıya sokar. Kısa zaman ve hızlı tempolu bir süreç yaşayacağız. Seçim belki her şey olmayacak lakin birçok şeyin değişmesi için öncü olacak.
Ortadoğu’nun kaderi iki ülkeye bağlı ama en fazla da Türkiye’ye bağlı, akılla, suhuletle bu sürecin işletilmesi gerekiyor, bir tek oyun çok şey değiştireceği de unutulmamalı.
Son not, aşrı hızlı süreçten dolayı 28 Şubat eleştirilerim hala saklı duruyor. 28 Şubatçılara veriler cezalar gönlümüzü ferahlatmadı. Bu da böyle biline. Medya, Yargı ve siyasetteki uzantılara gerçek cezalar verileceği gün gelene dek 28 Şubat bitmiş olmayacak.
Selametle efendim…