Şu sosyal medya diyorum!
Giderek sosyallikten çıkıyor gibi geliyor bana.
Tabii ne zaman sosyal olduğu da ayrı bir konu ya.
Her neyse.
Kimin ne dediği ve ne yazdığı artık belli değil bu alanda.
Tabiri caizse giderek bir “sosyal ahlaksızlık” mekânına dönüşüyor.
Ve desteksiz atıp tutma meydanına…
Kaynağı belli olmayan açıklamaların üstüne bile balıklama atlanıyor.
İslami hassasiyete sahip insanlar dahi bu işin nereye gittiğinin farkında değil.
İlk zamanlar iyi bir davet sahası olarak görülen bu alan, şimdi bir kavga ve gürültü meydanına dönüşmüş durumda.
En derini ajitasyon, en sosyalı akıl verme ve analiz yapma üzerine.
Yalan, yanlış ve iftira dolu paylaşımların ardı arkası kesilmiyor.
Ve sanki burada her yazılan ve paylaşılan şey mubahmış ya da Allah katında kayda geçmiyormuş gibi!
Oysa “Müslümanım” diyenlerin karşısındakine aşağılayıcı, kırıcı ve alaycı bir dil kullanması asla doğru değil.
Yeni bir medeniyetin inşası için çabalayanların, ötekileştirici bir dil kullanması ise bu davayla bağdaşmıyor.
Çünkü insanın kimliğini şekillendirenden biri de konuştuğu dildir.
Dil bazen bir bıçaktan daha yaralayıcı, bir kurşundan öldürücüdür.
Hem savaşı çıkaran da barış sağlayan da dil değil mi?
Dahası Müslümanlar bir ideoloji ve izm’e değil, hakka ve halka mensuplar.
Ve yeryüzünde tüm mazlum halklar bizimdir, biz de onlardanız.
Hele hele insanların suret ve siretiyle alay etmek.
Allah’ın ayetiyle dalga geçmek gibi bir şey bu.
Dahası bu adına sosyal medya denilen şey, biz Müslümanları sosyalleştirmediği gibi sosyal eyleme de teşvik etmiyor.
Hatta sosyal eylemlerden de uzaklaştırıyor.
Habire analiz yapıyoruz.
Zaten Müslümanlar yıllardır sabah akşam konuşuyor.
Yapamadıkları şey; yaşamak!
Çünkü konuşmak ve yazmaktan İslam’ı yaşamaya sıra gelmedi ve gelmiyor bir türlü.
Yani yetmiyor zaman!
Tartışmaktan dolayı sosyalleşemediler.
Tabiri caizse bir bilgi kirliliği alanına dönüştü sosyal medya.
Küfür, hakaret tehditler havada uçuşuyor.
Herkes bir cephe belirlemiş kendince.
Sağcılar, solcular, Paralelciler, muhafazakârlar, Sunniler, Şiiler, selefiler, radikaller, milliyetçiler, ırkçılar vs.
Neredeyse tümünün özeleştiriye kapalı olduğu bu ve buna benzer guruplar, dışardan gelen eleştirilere de etraflarındaki hazır kıta, hemen savunma ve saldırıya geçiyor.
En tehlikeli olanı ise, ortaya internet düşünce eksenli bir anlayışın giderek yayılmasıdır.
Hayatı halk meclisi, cemaat ve medrese penceresinden değil de sosyal paylaşım sitelerinden anlamaya çalışan bir nesille karşı karşıyayız.
Toplumun bu değerlerinden yoksun yaşamaya başlayan, plastik karışımlı bu neslin gidişatı hayra alamet değil.
Bu gidişle, yakında birçok duygudan yoksun, bilgisayar-robot ruhlu bir gençliğin ortaya çıkması kaçınılmaz görünüyor.
Bana öyle geliyor ki bu durum, bir zamanlar eleştirdiğimiz kahvehane gençliğinden çok daha kötü.
En azından biz Müslümanlar, bu toplumun daha fazla infiale uğramasına izin vermemeliyiz.
Bu soruna mutlaka bir çözüm ya da bu alana bir alternatif bulmalıyız.
Müslüman alimlerin artık söz söylemeyi bırakıp reel anlamda çözümler ortaya koyması gerekmez mi?