Dakikada 10 çocuğun vahşice katledildiği görüntüler birbiri ardına hepimizin elindeki ekrana yansıyor. Katliam üç aydan fazla bir süredir şiddetini artırarak devam ediyor.
Acı ve vahşetle dünya âdeta ekseninden çıkmışcasına savruluyor. Bir yanda kanaya kanaya, parçalana parçalana ölen bir masumiyet; diğer yanda sırtlanları evcil sayacak zalimlikte kanla beslenen bir işgal.
Bu korkunç manzara ve adaletsizlik karşısında dünyanın vicdanı dalga dalga birbirine akan nehirlere dönüştü. Nehirden denize özgür Filistin, bu ortak vicdanla hayat bulacak.
İnsan onurunu yere düşürmemek için ses çıkarmalı, omuzları birleştirmeli, ölenle ölünmese de öleni unutturmamak lazım. Yürüdü insan. Çocuğun ağlayamadığı acısı ve annesinin bomba gürültüsü arasında kısılan feryadı için bağırdı kalabalıklar. Merhametin edilgen bir his değil, insanı aktif bir adalet öznesine dönüştüren direnişine niyetlendiler.
VİCDANI GÖĞSÜNDE KAYBOLMUŞ BOŞ AĞIZLAR
İnsanı sadece bomba değil, asıl sessizlik öldürürmüş. Bunu da yazdılar adaletin kaydına. Bir de kalplerinden zift pompalanan, sağduyunun terk ettiği kof beyinler ve ona monte edilmiş boş ağızlar var. Uzakta da değiller ne yazık ki; onlara, bu topraklarda maruz kalıyoruz. Güdük akıllarının dillerine vurduğu saçmalıklara muhatabız. Katliama ses çıkarana “Arap sevici” diyerek durumu kendi dip seviyelerine çekmeye çalışanlardan bahsediyorum.
Gazze'de İsrail askerleri Filistinlileri yakın mesafeden vurarak ailelerinin gözleri önünde öldürüyor. İsrail keskin nişancılarının vurduğu bir baba ve iki yaşındaki kızı kaldırım kenarında yatıyor. Babanın gözlerinin feri, bebeğinin gözlerinde sönüyor. Protesto mu edeceksin, o hâlde Arap sevicisin!
21 Aralık'ta İsrail askerleri, Khaldi ailesinin Gazze'nin kuzeyinde sığındığı evlerine girdi ve sadece birkaç dakika içinde evde bulunan herkesi vurdu. Bunun için yürüyecek misin, o hâlde Arap sevicisin!
Mumin Raed el-Khaldi, öldürülen aile üyelerinin cesetleri arasında üç gün boyunca yaralı ve hareketsiz bir şekilde yattı ve İsrail askerleri tarafından vurulmaktan korunmak için ölü taklidi yaptı. Mumin için mi direneceksin, Arap sevicisin!
KATLİAM TANIKLIĞI
Gazeteci meslektaşımız Ahmed Davud olay yerinden bizzat bildiriyor: “Gazeteci arkadaşımın kızlarından biri sekiz diğeri ise 15 yaşındaydı. Onları gözlerimizin önünde infaz ettiler. Arkadaşımın kızının cesedi beş gün boyunca sokakta kaldı.”
Örnek çok ama duymak ve görmek istemeyene bir şey anlatmak zor. Biz gene de tarihe kayıt düşmeye devam edelim. Katliamın bir başka tanığı Faysal, siyonist katilleri bakın nasıl anlatıyor:
"Evdeydik ve tank, binanın kapısında konuşlanmıştı. Bir gece kapıyı kırdılar ve içeri daldılar. Amcam Muhammed'in dairesinin kapısı kilitliydi; kırdılar ve içeri girdiler. Misafir odasındaki herkesi vurdular."
Her gece evlerinin en büyük odasında bir arada kalıyor bu insanlar, ölüm onları ayırmasın diye. Çocuklar için Gazze evlerinde ana baba koynundan ölüme açılan bir geçit var.
Gazze çocuğu Faysal’ın hikâyesi de benzer satırlarla dolu: "Uyuyorduk, onların sesini duydum ve anneme sordum: Bu ses de ne? O da bana ‘Bunlar İsrailliler.’ dedi. Bunu söyler söylemez onu, sonra da babamı vurdular."
Şimdi buna ses çıkarmadan önce bir soralım: ‘Faysal, senin kanın bir Ukraynalı kanından kaç ton daha açıktır?’ Arap sevici tespit komisyonuna bildireceğim; muvafakat verirlerse(!) yaşadıklarını protesto edeceğiz…
İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi sorumlu tutma Allah’ım!