İnsan doğar. Doğumundan itibaren, kendi ayakları üzerinde durana, kendi işlerini kendisi yapabilir hale gelene dek yıllar geçer. Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde bir başkasına ihtiyaç duyar, uzun süre bakıma muhtaçtır.
Yani acizdir insan.
İnsan yaşlanır. Hastalıklar baş gösterir. Bünye zayıflar, hareketler yavaşlar. Yine birilerinin yardımı ile ayakta durmaya, birilerinin desteği ile işlerini yapmaya çalışır.
Yine acizdir insan.
Aciz doğan insan, ömrünün son anlarında da acizdir.
İnsan ölümlüdür. Ölümlü olan her bir şeyin aciz olduğu gibi, insan da acizdir. Lakin insan çoğu defa acziyetini bilhassa güçlü olduğu dönemlerde göremez, görmek istemez.
İnsan kendisini güçlü hissettiği an, her şeye yeteceğini düşündüğü zaman yanlışları arka arkaya yapmaya başlar.
Acziyetini anlasa yanlışlar zinciri birbirine eklenmeyecek, hatalar büyümeyecektir.
Acziyetini unuttukça hatası artar.
En başta kibirlenir. Eleştiriye tahammülü yoktur. Egosuna dokundukça kibri artar.
Her şeyi kendisinin kontrol ettiğini zanneder. Her şeyin kendi kontrolünde olmasını ister.
Dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünür.
Dünyaya hakim olmak ister.
Bir şeylere ‘hakim’ oldukça kibri artar, böbürlenir.
Acziyetinin unutan insanın eline biraz güç verin, bakın nasıl da her şeyi yapabileceğini sanır.
Milyonların hayatını tehlikeye atmakta gözünü kırpmaz.
Acımasızlıkta sınır tanımaz.
İnsanların üzerine bombalar yağdırmaktan geri durmaz.
Çoluk, çocuk, kadın, yaşlı demeden katleder.
Oysa o da bir çocuktu. Masumdu. Ama masumiyetini yitirince, acziyetini unutunca canavarlaştı.
Acziyetini unuttu mu insan, kendi milletine ihanet etmekten geri durmaz. Kendi insanına silah doğrultma emrini, kendi insanını tanklarla ezilme emrini rahatlıkla verir. Rahatlıkla silahsız insanlar üzerine kurşun yağdırtır.
Acziyetini unutmuş, güce tamah etmiş ve kendi olmaktan çıkmıştır artık.
Zira hep güce oynamıştır. Güçlü olmayı tahayyül etmiştir. Zamanla kendince güç de elde etmiştir.
Ama o güç zehirlemiştir onu; kendisini ve kendisinin peşine takılanları.
Oysa mütevazı görünüme sahip, alçakgönüllülük libasını giyinmiş gözükür.
Mütevazılığını gözyaşları ile saklar, bir lokma bir hırka edebiyatı yapmaktan geri durmaz.
Özde değil, sözde; içte değil, görüntüde mütevazıdır.
Kibrini mütevazı görünümle örtenlerin yanında kendinizi rahat hissedemezsiniz.
En büyük korkuları güçlerinin elinden alınmasıdır.
Kendilerinden vazgeçerek, milli ve manevi değerlerini suistimal ederek inşa ettikleri devasa yapılarının çökmesinden korkarlar.
O yüzden kolay yalan söylerler.
Artık güç onların elinde değil, onlar gücün elinde oyuncak olmuşlardır.
Gücünün kaybolmaması, kurmuş olduğu yapının çökmemesi için yalanların arkasına saklanır.
Oysa insanın elde edebileceği hiçbir güç daim değildir. Ama onun gibiler gücü sürekli elinde tutacağını zanneder.
Ve acziyetini unutan, nesilleri vuran ve ihanet içerisinde bulunan herkes gibi o ve onun gibiler kaybeder.
Şapka düşer, kel görünür.