Geçtiğimiz ayın ülkemizin imalat sektöründeki büyümenin ne yönde olduğunu gösteren en önemli göstergelerinden olan Türkiye İmalat PMI verilerinin (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) açıklanmasıyla birçok sektördeki imalat düşüşleri gözler önüne serildi.

İmalattaki düşüş, sırasıyla ham madde talebi ve istihdama da yansıyacağı için bir an önce bu düşüşün, yükselişe doğru çıkarılması son derece önemlidir.

Birkaç sektördeki yükselişin dışında, sektörlerin genelinde, imalat tarafında düşüşlerin yaşanması ve belki de ağustos ayında da bu düşüşlerin devam etmesi ekonomik görünümü ciddi anlamda zora sokacaktır.

Mart ayından beri süregelen dört aylık imalat büyümesinin ardından temmuz ayındaki düşüşün sebepleri iyi analiz edilerek gerekli önlemler bir an önce alınmalıdır.

Buradaki en önemli sebep, ürünler üzerindeki fiyat baskılarının, ürünlerin fiyatlarındaki ciddi ve ani yükselişlere sebep olmasıdır.

Gerek işçilik maliyetlerindeki artış gerekse de ham madde ve diğer üretime etki eden malzemelerin fiyatlarındaki artış, imalat sektöründeki daralmanın ana sebeplerindendir.

Bir anlamda girdi maliyetlerindeki artış enflasyonu, yüksek değerlere ulaşmış durumdadır.

Yukarıda belirttiğim gibi, kimi sektörlerin temmuz ayı üretimlerinde yükseliş de olmuştur.

Bu sektörleri sıralamak gerekirse, kara ve deniz taşıtları üretiminde temmuz ayı, yukarıya doğru hareketlenmenin görüldüğü bir ay olmuştur.

Diğer taraftan deri ürünleri ve giyim sektöründe de üretim yükselmiştir.

Artış yaşanan dört sektörün sayısının artırılması yönünde çalışmaların hız kazanması gereklidir.

Yükseliş olduğu gibi, ciddi oranlarda yavaşlamanın ve düşüşün yaşandığı sektörler de bulunmaktadır.

Üretim tarafında en sert yavaşlama; plastik, kauçuk ve kimya sektörlerinde yaşanmıştır temmuz ayında.

Parasal sıkılaştırmanın da bundan sonraki süreçte, üretim boyutunda daha da büyük düzeyde yavaşlamalara sebep olabileceğini bilerek konunun üzerine gidilmesi, ekonomik süreçlerin sağlıklı ilerleyebilmesi açısından da büyük öneme haizdir.

Örneğin BDDK’nın kredi kartları harcamalarıyla ilgili son aldığı karar oldukça yerinde olmuştur ve bu karar, imalat tarafını etkileyecek bir karar konumunda da değildir.

Özellikle lüks tüketimden uzaklaştıracak bu türde kararların devam etmesi, bu dönemde yapılacak sıkılaştırmaların üretim ve sanayiye daha az yansıması bakımından da ayrıca öneme sahiptir.

Aslında alınan bu kararla, vatandaşa şu mesaj iletilmek istenilmiştir; “Elinizdeki likitlerinizi tatilden ve lüksten uzak, daha çok ekonomiyi canlandıracak yaklaşımlarda kullanınız.”

Burada alınan karardan sonra bireysel kredilerdeki faiz oranları da artacaktır.

Aslında daha önceki dönemlerde, özellikle bireysel kredi tarafında, bankalar rahat bir şekilde kredi kartı ve bireysel kredi dağıtımında belirli kıstaslarla hareket etselerdi, şu anda belki de bu süreç, bu denli ağır olmayacaktı.

Ama geçmişe takılmadan ve önümüze bakarak hareket alanımızda verimli bir şekilde çalışmak zorundayız.

Herkes ayağını yorganına göre uzatır ve geliri kadar harcama yapma eğiliminde bulunursa süreç çok daha rahat geçirilecektir.

Gerek üretimde gerekse de tüketimde atılacak adımları bu çerçevede oluşturduğumuzda işimiz daha da kolay olacaktır.