Annenin hamileliği ile çocuğun ilk 2 yaşı arasındaki (1000 günlük) süre, çocukların gelecekteki sağlık durumlarının şekillenmesinde oldukça büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu dönemde yapılan sağlıklı seçimler ve sağlıklı beslenme, çocuğun büyüme, gelişme ve öğrenme yeteneği üzerinde muazzam etkiler oluşturur.

İnsanın gelişim sürecinde, beyin gelişiminin ve şekillenmesinin en hızlı olduğu dönem, hamileliğin son üç ayı ve ilk bir yaş arasındaki zaman dilimidir. İnsan beyni hamileliğin 5. ayında düz ve iki loblu bir halde, yani yaklaşık olarak bir kahve çekirdeği görünümünde iken, 9. ayda artık yetişkin beynine benzer şekilde bir ceviz görünümünü almaktadır. İlk 1000 günde beyin gelişimindeki bu önemli dönem, aslında beynin ve sinir isteminin beslenmeyle en iyi şekilde desteklenebileceği önemli bir fırsattır. Ama aynı zamanda, beslenmedeki herhangi bir eksikliğin veya zararlı bir etkenin de ciddi olumsuz etkiler oluşturabildiği çok hassas bir dönemdir.

Beslenmede B vitaminleri, demir, çinko ve diğer önemli mineralleri içeren tahıl grubu ve taze yeşil sebzeleri daha çok bulundurmak, anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişimi için oldukça önemlidir. Ayrıca omega-3 bakımından da gerekli takviyeler yapılmalıdır. Bu dönemdeki beslenme yetersizliği, birçok yönden bebeğin gelişimini etkilediği için düşük kilolu bebek, düşük riski veya bebekte gelişim problemlerine yol açabilmektedir.

Annenin hamilelikte doğru ve sağlıklı beslenmesi bebeğin gelişimine her yönden olumlu katkı sağlamasının yanında, aslında onun bir ömür boyu sağlıklı bir hayat sürmesine de temel teşkil eder. Çünkü anne beslenmesinde seçilen gıdalar, annenin vücudundaki yararlı-zararlı bakterileri yani mikroflora dengesini de önemli derecede etkilemektedir. Seçilen besinlerin desteğiyle annenin sağlıklı mikrobiyal floraya sahip olması çok önemlidir.

İnsandaki bağırsak florası, gelişim surecinde dinamik bir değişim gösterir. Bu değişim, en fazla süt çocuğu ve çocukluk dönemi arasında gerçekleşir. Yaşamın ilk yılında süt çocuğunun bağırsağı, yoğun bir kolonizasyonla ( yani bakterilerin belirli gruplar halinde ve belirli yoğunlukta bir araya toplanmasıyla ) neredeyse yetişkin bağırsağındakine yakın bir mikrofloraya sahip olur.

Tabii ki burada önemli nokta, doğumun normal yolla gerçekleşmesidir. Çünkü normal doğumla, bebek, annenin doğum kanalından geçerken gereken sağlıklı mikrobiyal florayı alır. Bu, bir anlamda annenin bebeğine verdiği ilk ve neredeyse bir ömür boyu sağlığını etkileyecek kadar önemli bir hediyedir. Ancak sezaryen doğumlarda bebeğin böyle bir şansı yoktur.

Doğum sırasında bebeğin anneden doğum kanalı yoluyla aldığı mikrobiyal floranın bileşimi (yani hangi çeşit bakteriler ve bunların ne oranda olduğu) bebeğin yaşamında uzun dönemli metabolik etkiler oluşmasını sağlar. Bebeğin bu şekilde ilk defa mikroplarla karşılaşması, doğum sonrası bağışıklık sisteminin gelişmesinde oldukça önemlidir. Bebeğin bağışıklık sistemi, bu mikrobiyal flora ile bir anlamda eğitilir ve faydalı-zararlı mikropların ayırımını vücut bu şekilde öğrenir. Her geçen gün yapılan araştırmalarla, sağlıklı mikrobiyal floranın sağlıklı yaşamın anahtarlarından biri olduğu gösterilmektedir.

Sonuç olarak, anne karnında yeni başlayan bir hayatın her bakımdan sağlıklı olabilmesi için, hem anne hem de baba adaylarının kendi maddi- manevi sağlıklarına dikkat etmesi ve özen göstermesi son derece önemli ve gereklidir. Günümüzde doğumdan hemen sonra bebeklerde alerji- astım, cilt problemleri, diyabet ve solunum şikâyetleri gibi ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkması, bu konunun önemini çarpıcı bir biçimde vurgulamaktadır.

İlk 1000 günün önemi

Yazarın web adresi: www.emineakin.com