Tabii ki burada mesele, koruk yeme meselesi değil! Ama yine dönüp dolaşıp anlattığımız, beslenmenin önemli konularından biri, yani yediklerinizin kalitesi. Yani daha da açık bir ifade ile şu; “Yediklerinizin içinde ne var ?” ve devamında da “Sizin yediğiniz bir besin, nasıl gelecek neslinizi yani henüz dünyaya gelmemiş torununuzu etkiler?” Sanki biraz bilim-kurgu filmlerinin konusu gibi, ama gerçek!
Evet, yediklerinizdeki muhteva önemli, hem de çok… Ama neden? Yani dedenin ekşi erik ya da tatlı erik yemesi arasında fark var… Kısaca izah edecek olursak beslenme, temel olarak hücrelerdeki enerji ihtiyacını karşılamak üzere yapılması gereken bir aktivitedir. Yazılarımızda hep bahsettiğimiz, hücrelerimizde gerçekleşen o binlerce metabolik olayda gereken besleyici maddeleri beslenme ile vücudumuza almamız gerekir ki, hücrelerimizde enerji oluşsun. Dolayısıyla bu nokta, bize yediklerimizin içindeki muhteva neden önemlidir, bunu net bir şekilde açıklar.
Yani, üzeri renkli bonbon şekerlerle süslü kremalı pastanın, jelatinli parlak şekerlerin, ortasına çikolata sıkıştırılmış bisküvilerin, ateşte kızartılmış küçük esnek sünger parçaları gibi tatlıların, envai çeşit baharatlı cipslerin, asitli renkli suların, bir yiyecekten çok bir yastığı andıran ve arasında et tadı ve görünümü verilmiş bir parça olan fast food ürünlerinin, hücreleriniz için hiç ama hiçbir anlam ve önemi yoktur. Aslında önemi vardır, ama olumsuz yönde! Hiçbir besleyici madde içermeyip, bir de üstüne üstlük birçok katkı maddesi ve zararlı madde içerdiği için… Bunların araştırmalardaki adı “junk food” yani “çöp besin”dir. Sizin hücrelerinize zarar verdiği gibi, vücudunuzda sizinle birlikte yaşayan trilyonlarca bakteriye, yani bağırsak mikrofloranıza da ayrıca zarar verir.
Bu tür, besleyici madde içeriği olmayan besin benzeri maddeler gözünüze hoş gelebilir, fakat hücrelerinizin ihtiyaçlarını asla karşılamaz. Hücrelerinizi bir anlamda aç bırakır ve zehirler. Bağırsaklarınızda yaşayan trilyonlarca bakteri, sizin yediğiniz her lokmadan etkilenir. Yani aynı zamanda onlar da zehirlenir. Bakterilerin çeşitliliği ve her bir çeşitteki yoğunluk da oldukça önemlidir. Sağlıklı bireylerde mikrofloradaki bakteri çeşitliliği oldukça fazladır. Doğal ve katkısız besinler, özellikle lif içeriği yüksek beslenme, yani sebze- meyve ve tahıl- bakliyat grubundan ağırlıklı bir beslenme şekli de bu çeşitliliği hem arttırır, hem de korur. Et ve hayvansal gıda yönünden ağırlıklı beslenme ise, aksine mikroflorayı olumsuz etkiler.
İşte tam bu noktada, dede ve torun arasındaki beslenme etkileşiminin önemi daha fazla ortaya çıkar. Haftaya bu dedenin yediklerine ve torunu nasıl etkilediği meselesine daha detaylı bakacağız…
Yazarın web adresi: www.emineakin.com