Dünya olarak normal olmayan bir süreçten geçiyoruz.
Sürecin nasıl devam edeceği ve nerelere evrileceği hususunda endişeler devam ediyor.
Bugünlerde Kovid-19 salgınının ikinci dalga etkisi konuşuluyor.
Yüz yılda bir görülebilecek bir salgın, hiç beklemediğimiz bir anda, hiç ummadığımız bir şekilde hayatımıza girdi.
Bu salgının bu kadar etkili olacağını başlangıçta açıkçası beklemiyorduk.
Bugün ise ikinci dalga etkisinin daha güçlü geleceği endişesi içerisindeyiz.
Geçtiğimiz iki üç ay içerisinde hayatımızı o kadar çok etkiledi ki, daha önce ihtimalini dahi düşünemeyeceğimiz önlemleri kendi irade ve isteğimizle alır hale geldik.
Aldığımız önlemler artık hayatımızın bir parçası oldu.
Salgın yalnızca bireysel davranışlarımızı etkilemedi; ülke ekonomilerini de iyiden iyiye sarstı.
Bu sebeple ülkeler ekonomilerin daha büyük zarar görmemesi için, normale dönmek yönünde adımlar attılar ve alınan kısıtlamaları yavaş yavaş kaldırmaya başladılar.
Türkiye olarak, ekonomimizin zarar görmemesi ve hayatın tekrar normale dönmesi için alınan önlemlerin kaldırılması halk nezdinde yanlış anlaşılmış olacak ki, salgın öncesi nasıl yaşanıyorsa ekseriyetle o şekilde hareket edilmeye başlandığını görüyoruz.
İşin komplo teorisi bir tarafa, salgın sebebiyle yaşadıklarımızın gerçekliğine baktığımızda, ikinci dalganın bize yaşatacağı sıkıntıların ihtimalini düşündüğümüzde, durumu hafife almamamız gerektiği ortaya çıkıyor.
Aralık ayında Çin’de görülmeye başlayan salgın yavaş yavaş çevre ülkelere sıçramaya başladığında, dünyanın önde gelen ülkelerin liderleri de vakıayı çok ciddiye almamıştı.
Bugün geldiğimiz noktada, salgını başlangıçta ciddiye almayan ülkelerin büyük oranda sıkıntı yaşadığına şahit oluyoruz.
Sağlık Bakanlığımızın daha sürecin başındayken işi sıkı tutması daha büyük bedeller ödememizi engelledi.
Normalleşme süreci ile birlikte günlük açıklanan koronavirüs vakıa sayısına baktığımızda tekrar artış içerisinde olduğunu endişe ile izlemekteyiz.
Bu da gösteriyor ki, normalleşme süreci yanlış anlaşılmış; insanlarımız sokağa çıkma yasaklarından bunalmış olmanın ve yaz aylarının getirmiş olduğu rehavetle çok daha rahat ve sorumsuz davranır hale gelmiştir.
Alınan tedbirlerin, yaşanan sıkıntıların, ödenen bedellerin berhava olmaması için daha dikkatli olunması gerekmektedir.
Geçmişte yaşanmış bu tür salgınların ikinci dalgasının daha kırıcı geldiği akıldan çıkarılmamalıdır.
Allah muhafaza, ikinci bir dalga çok daha büyük bedeller ödetebilir.
Uzmanlar daha dikkatli olunması hususunda sürekli uyarılarda bulunuyorlar.
Daha büyük bedeller ödememek için işi daha sıkı tutmak zorundayız.
Hem de vakit çok geç olmadan.