Ülke ekonomimizin iyi bir duruma gelebilmesi için ihracatın artırılması olmazsa olmaz etkenlerdendir.

İhracatı artırmak nasıl olur dendiğinde akla gelen ilk cevap, ‘uygun ihracat yapılabilecek bir ortamın’ hazırlanması şeklindedir.

Bu yanıt son derece geniş düşünülmesi gereken ve ortam denildiğinde bunun içerisine nelerin girebileceğinin bilinerek hareket edilmesi gereken bir cevap olmalıdır.

İçinden geçtiğimiz şu dönemde ülkemizde ihracat tarafında maalesef işler istenildiği gibi yol alamamaktadır.

Daha çok maliyet yüksekliğinden ötürü, ihracat yapan şirketlerimiz dünyadaki rakipleriyle rekabet edememektedir.

Özellikle pandemi sürecinde ihracat tarafımız çok iyi bir sınav vermiş ve birçok sektörde ciddi ihracat rakamlarına ulaşılmıştı.

Fakat pandemi sonrasında maliyet kalemlerindeki ciddi artışlar ürün fiyatlarına yansıtılmak zorunda kalındığı için üretim maliyetlerinde yükselmeler yaşanılmış sonuçta da durum bu noktaya gelmiştir.

İşçilik, genel giderler ve enerji maliyetlerinde çok ama çok ciddi yükselmeler sonucunda ihracatçı zor günler geçirmektedir.

Öyle ki birçok OSB’de, eylül ayındaki enerji kullanımı bir önceki aya ve aynı ayın bir önceki yılına göre düşüşler yaşamaktadır.

Bunun anlamı şudur; şirketlerin üretimleri düşmektedir ve dolayısıyla kullandıkları enerji de azalmaktadır.

Üretimin düşmesindeki en büyük sebep maliyetlerin artmasından ötürü sipariş alınmasında ciddi sorunlar yaşanmasıdır.

Tüm bunların yanında bu ayın başında sanayide kullanılan elektrik ve doğal gaza yüzde 20 zam yapılması üreticiyi yani üreterek ihracat yapan şirketlerimizi biraz daha zor duruma sokacaktır.

Zaten yüksek maliyetlerden yakınarak ihracat yapamayan ihracatçımız, bir de bu enerji fiyat artışlarıyla nasıl başa çıkacaktır? Bunun üzerine dikkatlice düşünmek ve ona göre hareket etmek durumundayız.

Üretim rakamlarımızın aydan aya düştüğü şu süreçte birtakım fedakârlıklar yapılması aslında bir zorunluluktur.

Belki maliyet artırıcı zamlar biraz ertelenebilir ve üretimin önündeki sıkıntılar biraz olsun aşılabilir.

Bunun yanında özellikle Çin’in ihracat tarafımıza yaptığı olumsuz etkinin sebeplerini çok iyi analiz ederek nerelerde hatalar yaptığımızı ortaya koymamız ve çözüm yollarını hemen devreye sokmamız son derece mühimdir.

İhracatçının iyi durumda olması sadece cari açığın düşürülmesi noktasında değil, istihdamın da iyi seviyelerde olması konusunda büyük bir önemi haizdir.

Sorun ve sorunlarımızı gerçekçi ve tarafsız bir şekilde ortaya koyabilirsek çözümle ilgili bir problem yaşamayacağımız aşikârdır.

Enflasyonun artmaya devam ettiği, uygun maliyetli finansmana ulaşmanın neredeyse imkânsız hâle geldiği bir ortamda ihracat yapan veya üretim yapan şirketlerin içinde bulundukları durumu iyi anlamalı ve ona göre çözüm yolları üretmeliyiz.

Finansmanda sadece limitlerin artırılması değil, aynı zamanda uygun maliyet ortamının da mevcudiyeti gerekli olduğundan limitle birlikte diğer şart ve koşullarında en iyi noktaya getirilmesi lazımdır.

Bunun için çalışmaların yapılması ve tüm enerjinin bu noktada yoğunlaştırılması aslında ekonomik ortam adına bir zarurettir.

Zamanında ve objektif olarak ortaya konulduğunda problemlerin çözülmemesi için bir sebep yoktur.