Başlıkta aynı kelimeyi üç kez üst üste vurgulamamızın sebebini herkes mutlak manada anlamıştır ama bir kez daha belirtmem gerekirse bu tekrarın, ihracatın bir ülke ekonomisi için ne kadar önemli bir kavram olduğunun vurgulanmasından başka bir sebebi yoktur.
Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülke ekonomilerinde ihracatın yeri ve kapsamı son derece önemlidir.
Ekonomik problemlerin arttığı ve içinde bulunduğumuz kaotik ortamın neredeyse tüm dünya devletlerini etkilediği bu dönemde ihracat konusu daha da mühim bir duruma gelmiştir.
Ekonomik göstergelerin iyi bir konuma gelebilmesinde ihracatın payı çok yüksek seviyelerdedir.
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) açıklamış olduğu Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi’nde haziran ayı verilerinin mayıs ayı verilerine oranla 1,2 puan düşüş yaşayarak 51,6 seviyesine geldiğini görüyoruz.
Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi’nde mayıs ayındaki seviye 52,8 iken bu oran haziran ayında 51,6 olarak gerçekleşmiş ve ihracat ikliminin seviye düşüşüne girdiği bir tabloyla karşılaşmış bulunmaktayız.
Haziran ayı verisi ile endeks, mart ayından bu yana en düşük seviyesine gerilemiş oldu.
Ayrıca İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi’ndeki eşik değer 50 olmakla beraber haziran ayı verisiyle de üst üste altı ayda ortaya çıkan verilerin tamamının 50’nin üzerinde olduğunu görebiliyoruz.
Verinin 50’nin üzerinde seyretmesi, ihracat pazarlarında talepte bir iyileşmenin olduğunu bizlere anlatmaktadır.
Eğer biz ülke olarak bu pazarlarda ortaya çıkan iyileşmeyi kendi lehimize kullanabilecek duruma gelebilirsek buradan çok iyi işler çıkarabiliriz.
Ülke olarak bunu yapabilecek güce sahip olduğumuzu bilmekle birlikte söz konusu ortamın ülkemize çok iyi şartlar sağlayacağının da farkındayım.
Ortamın lehimize çevrilebilmesi son derece kolaydır ve imalat sanayimiz hızlıca bunu yapabilir.
Şartların ve ortamın uygun olmasının yanında belirli konularda sağlanacak olan desteklerle Türkiye ekonomisi bunu en iyi seviyeye getirecek ve ihracat iklimimizi çok ama çok iyi bir konuma oturtabilecektir.
Burada, daha önce defalarca dile getirdiğim gibi bir kez daha altını çizerek şunu ifade ediyorum; Türkiye ekonomisini düzlüğe çıkarmanın yolu üretimden ve ihracattan geçer.
İhracatta da bunun en iyi yolu katma değeri yüksek ürünler üreterek pazarda satmaktır.
Katma değeri yüksek ürün kategorilerini iyi belirleyerek bunların üretimi noktasında yaşadığımız sorunları hızlıca masaya koymalıyız. Problemlerin çözümü için nelerin yapılması gerektiği noktasında yöntemlerimizi belirlemeli; ardından uygun ortamı sağlamalı ve şirketlerimizi bu konuda teşvik etmeliyiz.
Stratejik konumumuzdan ötürü elimizde olan imkânları her zaman katma değeri yüksek üretime odaklanarak kullanmalı ve ihracat iklimimizi en iyi noktaya getirmeliyiz.
Biz ülke olarak bu saydıklarımızı sırasıyla yaparsak her konuda olduğu gibi ihracat konusunda da en iyi seviyeye hızla gelebiliriz.
Bulunduğumuz coğrafyada üreteceğimiz her şeyin ülke ekonomisine katkısını düşünerek hareket etmeli ve pozisyonumuzu ona göre belirlemeliyiz.