Bugünün yazı başlığı Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın radikal çıkışından ilham almıştır. Sayın Bakan, “Güvenli gıda kırmızı çizgimizdir.” çıkışı yaptı; devamında ise yapılan denetim sayılarını ve kesilen ceza miktarlarını açıkladı.

Türkiye’nin tam teşekküllü 143 gıda analiz laboratuvarında son üç yılda 1,3 milyon gıda denetimi yapılmış ve karşılığında 14 milyar lira para cezası kesilmiş. İlave olarak 250 bin pestisit denetimi yapılmış…

Yetersiz olmakla birlikte bir mücadele verildiği kesin!..

Şimdi sırada “karekod” uygulaması var. Tüketici bilincinin artmasına paralel sürdürülebilir denetim disiplini için karekod uygulamasına geçiliyor. Nedir bu uygulama? Gıda ürünlerinin satıldığı veya tüketildiği market, restoran, lokanta, kafe gibi yerlerde karekod uygulaması zorunlu hâle geliyor. Tüketiciler karekod vasıtasıyla söz konusu yerin en son ne zaman denetlendiğini, bir sonraki denetim zamanının ne vakit olduğunu görebilecek. Kulağa hoş geliyor.

Ancak hâlâ cevap bulamamış sorular var. Hâlâ içeride tüketilen meyve ile sebzelerde “pestisit muamması” devam ediyor.

Sayın Yumaklı, “sadece ihracata giden ürünlerin denetlendiği yönünde de yanlış bir algı olduğunu” söylüyor. Evet. Bu güçlü bir iddia. Bakan Bey’e göre “tarladan, son nihai noktalara kadar birçok yerde denetim ve analizler yapılmaya” devam ediyor.

Bakan Yumaklı’nın verdiği bilgilere göre gümrükten dönen ürünleri kısaca özetlemek istiyorum.

Antep fıstığı: Aflatoksin nedeniyle 1473 parti üründen 20’si iade edilmiş.

Kuru incir: Fazla aflatoksin nedeniyle 5 bin 600 sevkiyatın 81'i iade edilmiş.

Kuru kayısı: Kükürtdioksit oranının fazlalığı nedeniyle 21 bin 3 tondan 282 tonu iade edilmiş.

Şöyle bir soruya birlikte cevap aramakta fayda var. İhracattan dönen ürünler için açıklanan yukarıdaki rakamlara benzer bir iç analiz sonucu neden göremiyoruz. Neden bir manavdan, halden, marketten alınan ürün numuneleri ve analiz sonuçları açıklanmıyor? İçeride tüketilen tüm ürünler tertemiz de ihracata giden ürünler mi zehirli?

Neyse…

Sadece son 3 yılda 250 bin pestisit denetimi yapılmış. Bunun sonucunda pestisit kalıntı oranında yüzde 35 azalma olmuş. Bu yeterli mi? Tabii ki değil!

Hedef nedir? Bir daha bu olumsuzlukların olmaması için yapılması gerekenlerin yerine getirilmesi. Burada ilk yapılması gereken pestisit belasından kurtulmak. Yani tarımda kimyasal ilaç kullanımını kademeli olarak yasaklamak ve tarımın geleceğini kurtarmak. Böylece insanlık da kurtarılmış olacak.

İşin finalinde nihai hedefimiz şu olmalı: Türkiye’de tüketicilerin gönül rahatlığıyla gıda ürünlerini tüketebileceği ortamı oluşturmak ve kalıcı hâle getirmek.

Sakın aklınızdan çıkarmayın.

Sağlıklı ve güvenilir gıda haktır. Bu hakkınızı sonuna kadar savunun!

Baklavaya ihanet etmeyin!

 

Fırsatçı, üçkağıtçı, insan düşmanı gıda teröristleri, insanlarımızı zehirlemelere doymuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı güncel taklit ve tağşiş listesine göre, mutfaklarımızda tehlike fink atıyor. Daha açık bir ifadeyle hergün zehir tüketir hâle getirildik.

Baharatlarda harici katkılar ve aflatoksin riski var, süt diye boyalı su satılır oldu, tereyağı şeklinde margarin topları pazarlarda peynir ekmek gibi satılıyor, işlenmiş et ürünlerinde risk her geçen gün fazlalaşıyor; deri dokusu, tek tırnaklı derken iş domuz eti skandalına kadar uzandı.

Taklit ve tağşiş yapılan gıdalar listesine 31 yeni zehir daha eklenmiş oldu. Böylece süreç başladığından bugüne “taklit ve tağşiş yapılan” hayli tehlikeli olan sözde gıda sayısı 880’e ulaştı.

Derken… İş döndü dolaştı emsalsiz Türk tatlısı baklavaya uzandı. Baklavanın yaşayan efsane ustası M. Nadir Güllü yıllar önce uyarmıştı; “Yapmayın, etmeyin! Kendi geleceğinizi yok etmeyin!”... Uyarılara rağmen olanlar oldu. Antep fıstığı diye yer fıstığı katıldı, bezelye ilave edildi, gıda boyası ile insanlara zehir yedirildi, yetmedi şeker yerine glukoz ve fruktoz şuruplarıyla tatlandırıldı. Catering sektörü, restoran ve lokanta sektörü, pastaneler ve hatta baklava salonlarında satılan bu “ucuz” ürünlerle hem Türk toplumunu zehirledik hem de Türk mutfağının altına dinamit koyduk!