İlk gençlik yıllarımda safiyane mi; yoksa kasıtlı mı olduklarını bir türlü anlamadığım tipler vardı etrafta. İslam’ı gâvurun laflarıyla anlatma derdiyle çırpınırlardı. Aslında tipik aşağılık kompleksi belirtisiydi bu. Ayetleri, hadisleri, içtihatları yetersiz bulurlardı; gâvur memleketlerinde ne kadar kıyıda köşede kalmış güya bilim adamı, fikir adamı varsa o madrabazların sözlerini alır, “Bakın bunlar da böyle söylüyor demek ki Allah var” diye anlatırlardı. Hâlâ var öyle deliren gruplar; ama hamd olsun giderek azalıyor. Sonra yaş ilerledikçe gördüm ki bu eziklik, bize has değilmiş; Hindistan’a kadar gidebileceğiniz bir coğrafyanın ortak hasletiymiş bu…
Dünyanın bu tarafındaki insanlar gâvurdan tasdik almaya bayılıyor. Onlara ne kadar uyumlu hukuk yaparlarsa, onlara ne kadar benzerlerse o kadar insan olabileceklerini düşüyorlar. Böyle zannediyorlar; çünkü ellerindeki cetvel onların cetveli. Kendini kâfirin terazisiyle tartıp Müslüman olmaya çalışan ümmet bedbahtlığı bu. Yazık… Hâlbuki onlar saçını kazıtıyor diye saçını uzatan, onlar saçını uzattı diye saçını kesen Resulullah’ın (sas) ümmetiyiz biz. Ana fikri ıskalıyoruz; çünkü şeytan, “netice” diye bir kazığı atıp, kenara çekilmiş hepimizle alay ediyor…
5 Haziran 2017 tarihinde manşetten bir haber duyurmuştuk. “Rakka’da terör örgütlerinde nöbet değişimi” manşetiyle verdiğimiz haberde Rakka’da yaşananları bütün ayrıntılarıyla yayımlamıştık. ABD, DAEŞ’e emir verdi; DAEŞ, ABD’nin verdiği emir doğrultusunda Rakka’yı terk edip yerini, yine oraya ABD’nin verdiği emirle gelen PKK’ya bırakmıştı. Doğrudan Pentagon’da bağlı oldukları komutanlardan emir alan DAEŞ ve PKK militanlarının dost birlikler olarak aralarında alan paylaşmış ve bölgeyi terk eden DAEŞ militanları, 50 TIR ve 20’den fazla otobüsle Deyrizor’a gitmişlerdi. Karadan PKK’lıların koruduğu DAEŞ militanlarını, havadan da ABD’ye ait uçak ve İHA’lar korumuştu.
5 Haziran’dan sonra 20 Ekim 2017 tarihinde de “Hani YPG, PKK değildi” manşetimizle Rakka’daki PKK faaliyetlerinin detaylarını haberleştirmiştik. Bu haberlerin benzerleri aynı tarihlerde başka gazetelerde de haber olmuştu.
Aradan aylar geçti ve dün İngiltere Kraliyeti’nin yayın organı BBC, bu haberimizi yeniden gündeme getirdi. İngilizler beş ay neyi beklemişlerdi? Onlar, Amerika’yı zora sokacak bu haberi niye şimdi aldılar ve yaptılar? İngiltere içindeki bazı kliklerin Amerika içinde bazı kliklerle örtülü bir savaşı olarak yorumlanabilir mi? Evet. Bu beni ilgilendirir mi? Hayır. Birbirlerine ne kadar çok zarar verirlerse bu benim haneme kazanç ve fırsat olarak yazılır…
Benim asıl derdim; Türkiye’nin gazeteleri bunu haber yapınca ciddiye almayan kamuoyu, İngilizler’i niye bu kadar ciddiye alıyor? Çünkü hastayız, gâvur bizi onaylayınca morfinman gibi rahatlıyoruz. Çünkü onların bizi tasdiklemesine, onların bizi onaylamasına, onların bizi tescillemesine bağımlıyız… Allah şifa versin… İngilizler de söyledi; artık inanabilirsiniz…