İlk başlarda ilgi çekmek ve gündeme gelmek için yaptığını düşünüyordum. Fakat bir süre sonra konuşurken yaptığı hatalar, “dil sürçmeleri”, gaflar, anlatım bozuklukları, akıl karışıklıkları sistematik hâle geldi.
Aslında düşününce bunlar olabilir. Sonuç olarak belli bir yaşa gelmiş bir insan. Belki yayınlardan önce kâğıtlara not alsa, hatta prompter kullansa ne demek istediğini daha iyi ifade edebilecek. Ama onu da yapmıyor ve ortaya facia bir sonuç çıkıyor.
Evet evet, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna talip ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bahsediyorum. Kılıçdaroğlu’nun gafları ve “karizma yetersizliği” sınırları aştı, artık yabancı basında bile konu ediliyor.
“Çorum ciddi ihracat yapan bir ülkedir”, “Konya Hollanda’dan büyük bir ülke”, “Trakya'nın en güzel ilçelerinden illerini ilçelerini barındıran bir Trakya'da en güzel ilçelerinden, illerinden birisi Trakya ve ilçeleri”, “Mersin, Güneydoğu'nun incisi haline geldi”, “Türkiye'de namussuz siyaset eksik, bunu yapacağız”...Evet bütün bunların hepsi ve niceleri Kılıçdaroğlu’nun cümleleri.
Bir de garip vaat ve çıkışları da var tabii: “Her muhtara özel kalem müdürü atanırsa işsizlik kalmaz”, “uyuşturucu ticareti yapandan, organ ticareti yapan adamdan vergi alacaksın”... En son çıktığı yayında uyuşturucu meselesini tekrar gündeme getirerek, “Ben 300 milyar dolar temiz para getireceğim bu ülkeye. Uyuşturucu baronlarının parası” dedi.
Genel kültür açısından da Kemal Kılıçdaroğlu sınıfta kalıyor. Sakaryalılara yaptığı konuşmada, Ankara'nın Haymana ve Polatlı ilçelerinde yapılan Sakarya Meydan Muharebesi'nin Sakarya'da yapıldığını söylüyor. “Fındığın yüzde 42'sinin tek başına Şanlıurfa'da üretildiğini” düşünüyor. Kendisine KKTC halkına bir kısmı açılan Kapalı Maraş hakkındaki değerlendirmesi sorulunca “hangi Maraş?” diye cevap veriyor.
Anlattıklarıma bakınca yürüyen merdivene bile tersten binen, “görmeden” seccadeye basan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu hâl ve hareketleri size kimi hatırlatıyor? Tabii ki boşlukla tokalaşan, ziyarette bulunduğu ülkelerin isimlerini karıştıran ABD Başkanı Joe Biden’ı. ABD’deki durum öyle bir hâl aldı ki Biden’ın rakibi ve eski ABD Başkanı Donald Trump kendisi için “Biden’ın akıl sağlığı başkanlık için yeterli değil” sözlerini bile sarf etti.
Kemal Kılıçdaroğlu belki bütün bunları isteyerek yapmıyor. Belki bütün bu yanlış ve gaflar kasıtlı değil, heyecan, stres ve yorgunluktan kaynaklanıyor. Ancak öyle bile olsa Cumhurbaşkanlığı gibi hayati önem taşıyan bir göreve talip birinin ağzından çıkan sözlerden attığı her adıma kadar daha dikkatli olması gerekmez mi?
Aylarca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlığı hakkında türlü spekülasyonlar üretmiş, “Erdoğan’ın karşısında tuvalet terliği olsa onu destekleriz”, “Ülke de batsın, umurumda değil artık. Yeter ki Erdoğan gitsin” zihniyetindeki insanların canhıraş savundukları, bütün yanlışlarını örtbas ettikleri Kılıçdaroğlu, yarın bir gün seçilir de ülkemizi yurt dışındaki platformlarda temsil ederse başımıza neler gelebilir?
Kendisini, BM kürsüsünde dünya liderleri karşısında konuşma yaparken, Putin ile Ukrayna meselesini tartışırken, Yunan yetkililere meydan okuyup tezlerimizi savunurken, Dedeağaç’ı askeri üs haline getirmiş ABD’ye tepki gösterirken hayal edebiliyor musunuz?
Ben bunu hayal edemiyorum. Ve eminim ki benim gördüklerimi halkımız da görüyordur.
Kararı 14 Mayıs’ta yüce milletimiz verecek.