Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü şatafatlı gösterilerle kutladık. Geriye dönüp baktığımızda ülkemizin yüzyıl içinde ne büyük gelişmeler kaydettiğini görüyoruz. Bu dönemin neredeyse beşte biri Recep Tayyip Erdoğan iktidarında geçti. Belediye başkanlığından cumhurbaşkanlığına uzanan siyasi serüveninde Erdoğan'ın cumhuriyet ve demokrasiye sayısız faydaları oldu.
İçinde yaşadığımız dünya her geçen gün daha da karmaşık hâle geliyor. Gerginlik, çatışma ve savaşlar artıyor. Elon Musk'ın tabiriyle "uyurgezer gibi üçüncü dünya savaşına doğru ilerlediğimiz" mevcut atmosferde güçlü ve istikrarlı bir ülkeye sahip olmanın önemi daha da ortaya çıkıyor.
Son yıllarda hep birlikte 15 Temmuz darbe girişiminden 50 bin kişinin hayatına mal olan öldürücü depremlere kadar çok ağır badireler atlattık. Gezi Parkı olaylarını, kutuplaşmanın zirveye tırmandığı bir seçim dönemini, dışarıdan saldırılarla daha da şiddetlenen ekonomik dalgalanmaları beraber yaşadık. Ancak bütün bunlara rağmen hiç yıkılmadık. Verdiğimiz bağımsızlık sözüne uygun olarak her geçen gün elimizdeki kozları artırdık. Bugün enerjiden savunma sektörüne kadar her alanda dev adımlarla ilerliyoruz.
Cari açığımızda büyük yük olan enerji alanında, bağımsızlığımızı sağlayacak her türlü hamleyi yapıyoruz. Karadeniz ve Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerimizden yenilenebilir enerji projelerindeki dev yatırımlara kadar birçok hamleyle bu alanda dışarıya bağımlılığımızı en aza indirmeye çalışıyoruz.
Savunma sektöründeki başarılarımız ise dünya gündeminden düşmek bilmiyor. Yaptırımlara boyun eğmek yerine giderek millîleştirdiğimiz savunma sektöründe yerli ve millîlik oranı yüzde 20'lerden yüzde 80’lere kadar yükseldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde başlatılan millî teknoloji hamlesiyle ilk yerli otomobilimiz Togg'u, ilk SİHA gemimiz TCG Anadolu'yu üretebilmenin haklı gururunu yaşıyoruz.
Marmaray'dan ‘Dünyanın En İyi 10 Uluslararası Havalimanı Listesi’nde yerini alan İstanbul Havaalanı gibi birçok devasa projenin ne büyük emek ve fedakârlıklarla hayata geçirildiğine hep birlikte şahit olduk. Her geçen gün sayıları artan söz konusu projeler dünya çapında yüzümüzü ağartmaya devam ediyor.
Sağlık ve turizm sektöründeki başarılarımız da dünyanın dilinden düşmüyor. Modern teknolojisi ve altyapısı ile sağlık sektörümüz dünyanın dört köşesinden tedavi olmak isteyen insanları cezbediyor. Turizm sektöründe ise sahip olduğumuz doğal ve tarihî güzellikler her geçen gün daha da iyi tanıtılarak Türkiye'nin dünyanın en turistik ülkelerinden biri olması sağlanıyor.
Tabii ki bu süreçte ülkemizin en büyük başarılarından biri de kuşkusuz dünya sahnesinde yaşandı. Balkanlar'dan Orta Asya'ya, Kafkasya'dan Afrika'ya kadar genişleyen etki gücümüz Türkiye'yi birçok uluslararası meselede vazgeçilmez bir aktör hâline getirdi.
Söz konusu etki gücü sayesinde 30 yıldan fazla süredir çözümsüz kalmış Karabağ meselesini çözüme kavuşturduk. Libya ile imzalanan deniz yetki anlaşması Doğu Akdeniz'deki elimizi güçlendirdi. 2011 yılında Suriye'de başlayan iç savaştan ülkemize sığınan Suriyelilere sahip çıkarak yanı başımızda bir soykırım yaşanmasını engelledik. Ukrayna ve Rusya arasında, her iki ülke ile de iyi ilişkileri muhafaza ederek en başarılı ara bulucu konumuna eriştik ve taraflar arasında Tahıl Koridoru Anlaşması'nın imzalanmasını sağlayarak dünyayı bir açlık krizinden kurtardık. Bu o kadar büyük bir başarıydı ki dünya barışına katkılarından dolayı 11 ülke, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi. Afrika'da artan etkimiz sayesinde Batı Afrika ülkelerinde peş peşe yaşanan darbeler sonrası sokağa çıkan göstericilerin ellerinde Türk bayrağı taşıdığını gördük.
Son olarak İsrail ve Filistin arasındaki savaşta yine bütün gözler bize çevrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cesareti ve dik duruşu, dünya çapında Gazze'deki soykırıma isyan eden milyonlar için umut teşkil etti. Her fırsatta "dünyanın beşten büyük olduğunu" ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyaya bir kez daha insanlık dersi verdi ve Türk halkı, liderinin arkasında durdu.
Son yıllardaki başarılarımız saymakla bitmez. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 Vizyonu dâhilinde Türkiye'yi dünyanın en büyük ekonomilerinden biri hâline getirme hedefini koymuştu. Henüz bu hedefe ulaşamasak da azmimiz, cesaretimiz ve çalışkanlığımızın bizi bir üste lige çıkaracağı aşikâr.
Ben de bir vatan aşığı olarak ülkemizin her mecrada tezlerini duyurması, hak ve adaletin savunulması için daima hizmetlerime devam edeceğim.
Nice 100 yıllara. Yüce devletimiz ve milletimiz daima var olsun.
Son yazım...
Bu güzel temennilerin ardından Diriliş Postası'nda yazılarımı iki yıldır takip eden bütün okuyucularıma da bir mesaj iletmek istiyorum. Bu benim Diriliş Postası'ndaki son yazımdı. Bu köşede yazılarıma yer verip bana eşlik etmiş bütün Diriliş Postası ekibine teşekkürlerimi sunuyor, başarılarının devamını diliyorum. Tabii ki okuyucularımla da bambaşka mecralarda tekrar bir araya gelebilmeyi diliyorum. Bu bir veda değil; her son yeni bir başlangıçtır.
Hepiniz Allah'a emanet olun.