22 Ağustos'ta Güney Afrika'da başlayan 15. BRICS Zirvesi, dünya genelinde büyük ilgi uyandırıyor. Peki BRICS nedir, amaçları nelerdir ve zirveden ne gibi sonuçlar çıktı?
BRICS, ekonomik ve siyasi iş birliğini teşvik etmek amacıyla bir araya gelen beş yükselen ülkenin oluşturduğu bir grup. BRICS üyeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika. "BRICS" adı da bu ülkelerin isimlerinin baş harflerinden oluşuyor. Grup, 2001 yılında kuruldu ve ardından 2010 yılında Güney Afrika'nın katılımıyla genişledi.
BRICS ülkeleri ekonomik, siyasi ve uluslararası güvenlik konularını tartışmak üzere düzenli olarak bir araya geliyor. Mevcut haliyle, BRICS grubu dünya nüfusunun yüzde 41'den fazlasını ve küresel GSYİH'nin yüzde 31'den fazlasını temsil ediyor. Asya güçlerinin zenginliğine dayanan BRICS, artık dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin oluşturduğu G7 ülkelerini GSYİH açısından geride bırakmış durumda.
Johannesburg'daki 15. BRICS Zirvesi'nin amacı, Batı hegemonyasına ve doların üstünlüğüne son vermek için yeni bir dünya düzeni oluşturmak. Zirvenin sonuçlarını incelemeden önce iki önemli noktaya değinelim. Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tutuklama kararı yayınlanan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15. BRICS Zirvesi'ne katılmadı. Zirvede Rusya'yı ülkenin Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov temsil etti.
BRICS Zirvesi'ne dair bir başka önemli nokta da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, katılma isteğine rağmen BRICS Zirvesi'ne davet edilmemiş olması. Fransa'nın, Ukrayna Savaşı'nda Rusya karşıtı tutumu göz önünde bulundurulduğunda Macron'un BRICS Zirvesi'ne katılmakla ilgilenmesi tuhaf gelebilir. Ancak Macron geçtiğimiz aylarda Çin'e gerçekleştirdiği ziyarette ABD'yi kızdıracak söylemlerde bulunarak "Avrupa'nın stratejik özerkliğini" savunduğunu belirtmişti. Bu nedenle bu zirvede yer alan ülkelerin Fransa ekonomisi için önemli olduğu aşikâr.
Ukrayna'daki savaş ve Afrika'daki gelişmeler, özellikle Mali, Burkina Faso ve son zamanlarda Nijer'deki olaylar, Batı emperyalizmine karşı ayaklanan ülkelerin mevcut düzenin yol açtığı haksızlıkları artık kabul etmediğini gösteriyor.
BRICS ülkelerinin (ve birliğe katılmak isteyen diğer ülkelerin) ortak arzusu, kendi aleyhlerine işleyen dünya düzenini yeniden inşa etmek. Somut bir örnek vermek gerekirse, yaptırımların etkisi altında olan İran ve Venezuela, ekonomik sıkıntılarını hafifletebilecek bir ittifaka dahil olmak istiyorlar.
Yeni bir dünya düzeni oluşturmak tabii ki kolay değil. Bunun için birçok somut adım atıldı. Örneğin 2015 yılında BRICS ülkeleri, Dünya Bankası ve IMF'ye alternatif sunma amacıyla Yeni Kalkınma Bankasını (NDB) kurdular. NDB, üye devletler ve gelişmekte olan ekonomilere altyapı ve sürdürülebilir kalkınma projeleri için 30 milyar dolar yatırım gerçekleştirdi. Bunun haricinde BRICS ülkelerinin bir diğer önemli amacı da dolar hegemonyasına son vermek. Aslında bunun için takip edilebilecek iki yol mevcut. Birincisi BRICS ülkelerinin kendi aralarındaki ticareti daha fazla milli para birimleriyle yapmaları. Buna şimdiden başlandı. Birçok alanda ticaretin artık dolar yerine yuan ile yapıldığını görüyoruz. İkinci ve daha zor olan yöntem ise BRICS ülkelerinin dolara karşı ortak bir para birimi hayata geçirmeleri. Zirvenin gündem maddelerinden birini de bu konu oluşturuyordu.
Ancak zirveden çıkan en önemli sonuç, BRICS liderlerinin grubun genişletilmesine destek verdiklerini açıklamaları oldu. Hindistan daha önce konuyla alakalı olarak bazı çekinceler ifade etmiş olsa da genişleme projesi zirvede oy birliği ile kabul edildi. Hangi ülkelerin tercih edildiği ve üyelik koşulları henüz net değil.
Cezayir, Suudi Arabistan, Arjantin, Bangladeş, Küba, Mısır, Etiyopya, İran ve Vietnam gibi ülkeler de dahil olmak üzere, yaklaşık yirmi ülke BRICS'e katılma talebinde bulundu. Toplamda 40'tan fazla ülke ise BRICS'e üyelikle ilgilendiğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2018'de özel davetli olarak katıldığı BRICS zirvesinde Türkiye'nin de üyelikle ilgilendiğini belirtmişti.
15. BRICS Zirvesi'nden çıkan karar doğrultusunda, olası bir genişleme durumunda BRICS ülkeleri, dünya GSYİH'nın yüzde 40'ını ve dünya nüfusunun yüzde 50'sini temsil eder hale gelecek. Yeni üyelerin katılımıyla dünya çapındaki jeopolitik dengeler de tümden yeniden şekillenecek.
Ancak, BRICS'in güçlü yönlerinin yanı sıra bazı zayıf yönleri de bulunuyor. Şu an için BRICS ülkeleri tek bir ağızdan konuşan, uyum içinde hareket eden homojen bir birlik olma konusunda zorlanıyorlar. Avrupa Birliği gibi gerçek bir birliğe dönüşecekler mi yoksa sadece dünyada çatlak bir ses olarak mı kalacaklar? Bunu zaman gösterecek.