Sayın Hakan Fidan MİT’teki başarılı performansından sonra dışişleri bakanı olarak da kendisinden söz ettirmeye devam ediyor. Görevine başladığından beri Fidan’ın oldukça yoğun bir ajandasının olduğunu görüyoruz. Sadece bu son iki haftada Bulgaristan, Irak, Ukrayna, Senegal, Libya, Rusya, İran ve Yunanistan olmak üzere sekiz ülkenin liderleri ve dışişleri bakanları ile görüşmeler gerçekleştirdi.
Hakan Fidan, dışişleri bakanı olarak çok konuşan, ön plana çıkan, her mesele hakkında açıklamalarda bulunan bir yetkili değil. Ancak kendisinin sessiz fakat perde arkasında oldukça etkili bir siyaset yürüttüğünü görmemek imkânsız. Örnek vermek gerekirse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mevkidaşı Putin ile görüşmesinden önce, Fidan, Rusya ve Ukrayna’nın dışişleri bakanlarına ülkelerinde ziyaretlerde bulunarak iki lider arasındaki görüşmenin zeminini hazırladı.
Bu haftaya damga vuran ve en çok konuşulan temaslar, Erdoğan-Putin ve Fidan-Yerapetritis görüşmeleriydi. Rusya’nın 17 Temmuz 2023’te, taraflar arasında Türkiye ve BM girişimleriyle imzalanmış Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesinden sonra gözler yine Ankara’ya çevrildi.
Yabancı basın, konu hakkında bütün hafta boyunca yazdı. Fransız medyası La Nouvelle République’e göre, Ukrayna Savaşı başladığından beri, “Erdoğan hiç olmadığı kadar vazgeçilmez hâle geldi.” Bunun nedeni ise kendisinin, Putin ve Zelenskiy ile iletişim halinde olmayı başarabilen büyük bir gücün nadir başkanlarından biri olması. Ayrıca, Türkiye’nin de coğrafi konumu, ülkenin; Batı, Doğu ve Orta Doğu arasında kilit bir aracı olmasını sağlıyor.
Peki görüşmeden nasıl bir sonuç çıktı? Görüşme sonrası her iki taraftan da yapılan açıklamaları incelediğimiz zaman, Tahıl Koridoru Anlaşması'nın ilk haliyle tekrar hayata geçirilmesi zor gözüküyor. Putin, anlaşmaya geri dönmek için Batı’nın Rus ürünlerinin önündeki engelleri kaldırmasını istiyor. Bu da tabii ki kısa vadede mümkün değil. Ayrıca Putin, anlaşmanın ilk günlerinden beri tahılın daha çok zengin ülkelere gönderilmesinden şikâyetçiydi. Peki bu durumda sunulan alternatifler neler? Bir süredir en çok dile getirilen teklif, Rusya'nın Türkiye'ye, Türk un firmalarında işlenmek ve daha sonra ihtiyacı olan ülkelere gönderilmek üzere Katar'ın da mali desteğiyle 1 milyon ton tahıl göndermesiydi. Bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda da Rusya, söz konusu plana Türkiye'nin ilkesel olarak onay verdiğini açıkladı. Bu yeni planda adı geçen ülkeler Rusya, Katar ve Türkiye. Son günlerde Afrika'da artan darbe ve Batı (özellikle Fransa) karşıtlığını da hesaba katarsak söz konusu plan dâhilinde, bölgedeki Batı nüfuzunun daha da kırılacağı, aksine ülkemizin de öneminin son derece artacağı aşikâr.
Dış siyasetimizdeki belki de en dikkat çekici gelişmelerden biri ise Yunanistan ve genel olarak AB ile başlayan yakınlaşma süreci. Hakan Fidan, Yunan mevkidaşı ile gerçekleştirdiği görüşme sonrası, Yunanistan’la ilişkilerimizi ortak menfaatler temelinde geliştirmeye hazır olduğumuzu ve sorunların çözümü konusunda hemfikir olunduğunu açıkladı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetritis ise Hakan Fidan’ın “ilişkilerde yeni bir başlangıca imza attığını” ifade etti. Bu gelişmeyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz aylarda İsveç’in NATO üyeliği tartışılırken Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki çıkışı ile birlikte okumak gerekiyor. Türkiye’nin AB ile ilişkileri tekrar gündeme getirildiğinden beri, ülkemiz Yunanistan ve AB ülkelerine ılımlı mesajlar verdi. Geçtiğimiz günlerde, AB Komisyonu Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi, Türkiye'ye bir ziyarette bulunarak Ankara ziyaretinin, kilit ortak ve aday ülke Türkiye ile ilişkileri ileriye taşıma çabalarını yoğunlaştırmayı amaçladığını bildirdi. Yabancı basına göre, Ukrayna Savaşı ile artan güvenlik kaygıları ve göçmen sorunu nedeniyle, son aylarda ekonomik sıkıntılar yaşayan Almanya başta olmak üzere AB ülkeleri, sınırlarında bir de Türkiye-Yunanistan gerginliğinin tırmanmasını istemiyor.
Sonuç olarak Türkiye öyle bir ülke ki bir yandan Batı karşıtlığının sembolü haline gelmiş Rusya ile ilişkileri güçlendirirken diğer yandan da Batı ile ilişkileri yumuşatmayı başarabiliyor. İşte bu yüzden de Fransız basını bile bugün ülkemizden bahsederken Türkiye’yi “büyük bir güç” olarak nitelendiriyor.