Libya’nın Ankara Büyükelçisi Abdurrezzak Muhtar Ahmed Abdulkadir, önceki gün Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde (SDE) düzenlenen panelde, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) güçlü ve etkin olduğuna işaret ederek, General Halife Hafter’in Trablus’u ele geçirmesinin imkânsız olduğunu söyledi.
Hafter’in başkent Trablus’a saldırı başlattığı andan itibaren yaşanan gelişmeler ve Libya’dan gelen son haberler de Büyükelçi Abdülkadir’i doğruluyor.
Trablus’a 75 kilometre uzaklıktaki Garyan kenti Hafter’e bağlı güçlerin saldırı öncesi toplandığı merkezlerden biriydi.
Fransız askeri danışmanların da orada oldukları ve Trablus’u işgal operasyonuna insansız hava araçlarıyla destek verdikleri yönünde haberler yayınlanmıştı.
Hafter’e bağlı güçlerin Garyan’dan güneye doğru çekilmeye başladıkları belirtiliyor.
Trablus’u savunan hükümet güçleri karşısında başarısız olunca başkentin meskûn mahallerini Grad füzeleriyle vuran ve sivil halktan çok sayıda kişinin ölümüne yol açan Hafter tam bir savaş suçlusu.
UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz Es-Serrac, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) mesaj göndererek, Hafter güçlerinin sivil yerleşim yerleri ile okulları ve sahra hastanelerini hedef aldığını, sivillere ve insanlığa karşı suç işlediğini, çocukları zorla silah altına aldığını ve esirlere kötü muamelede bulunduğunu belirtti.
Es-Serrac, UCM Başsavcısı Fatou Bensouda’dan Hafter’in işlediği savaş suçları nedeniyle yargılanmasını talep etti.
Hafter’in sadece başkente düzenlediği son saldırı sebebiyle değil, Amerika’dan Libya’ya döndüğü günden bu yana işlediği tüm suçlardan yargılanması daha doğru olur.
Fakat Hafter o suçları işlerken yalnız değildi.
Trablus’a saldırı emrini Suudi Arabistan ziyaretinin hemen ardından verdi.
Washington Post, Kral Selman’ın saldırı öncesi Hafter’e milyonlarca dolar ödemeyi taahhüt ettiğini yazdı.
Hafter’in arkasında Riyad, Abu Dhabi ve Kahire var.
Emrindeki güçlerin kullandığı silahlar ve araçlar Mısır’dan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden.
Daha da ötesi bu ülkeler Libya’nın egemenliğini açıkça ihlal ederek hava saldırılarıyla Hafter güçlerine destek veriyor.
Hafter’e bağlı güçlerin sözcüsü Ahmed El-Mismari, Bingazi’de düzenlediği basın toplantısında, “dost savaş uçaklarının” Trablus’un güneybatısında hükümet güçlerine saldırılar düzenlediğini söyledi.
Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın Hafter’i her yönden desteklediğinde şüphe yok.
Fakat söz konusu üç ülkenin gücü ve cesareti, uluslararası toplumun meşru hükümet kabul ettiği UMH yönetimindeki Trablus’a saldırı başlatmaya yetmez.
Dolayısıyla işin içinde bir başka ülke daha var.
O ülke de Fransa.
Tunus Savunma Bakanı Abdülkerim Ez-Zübeydi, Tunus-Libya sınırında silah taşıyan diplomatik pasaportlu Avrupa vatandaşlarının yakalandığını ve 13’ünün Fransız olduğunu açıkladı.
Fransa’nın Tunus Büyükelçiliği ise söz konusu Fransız vatandaşlarının, “Fransa’nın Libya Büyükelçiliğini koruyan ekibin üyeleri” olduğunu öne sürdü.
Ne kadar inkâr ederse etsin ve üzerini kapatmaya çalışırsa çalışsın, Fransa’nın Libya’da savaş suçlusu Hafter’e verdiği destek şüpheye mahal bırakmayacak şekilde deşifre oldu.
Hiç şüphesiz UMH’nin kararlı duruşu ve Paris’i suçlayan net açıklamaları da bunda rol oynadı.
Libya İçişleri Bakanlığı, Trablus’u işgal için başlattığı saldırıda Hafter’i destekleyen Fransa’yla güvenlik ve işbirliği anlaşmasını askıya aldı.
Geçmişte Afrika’da birçok katliama imza atan Fransa’nın kanlı tarihine Trablus’ta masum insanların katledilmesi suçu da eklendi.