Salgın sürecinin ilk günlerindeki gibi panik yok. Hayat birçok alanda normale dönmüş durumda. Hatta ‘yeni normal’ dediğimiz şey birçokları için eskiye dönmek oldu.

Hizmet sektörünün büyük kısmında yeni normal önlemleriyle eskiye dönüş başladı. Çok az sektör kaldı ki, eski manzaraya yola çıkmamış olsun.

Sinema salonları da açıldı fekat eski ahvalinden çok çok uzakta. Elbette insanlar kapalı alana girip 2 saat geçirmek istemiyor. Salonların havalandırma sisteminden temizlik şartlarına kadar çok şey etkili olmakla beraber, kapalı alanda uzun süre kalma alışkanlığının bir süre daha geri gelmeyeceği aşikâr.

Elbette bu manzarada yaz mevsiminin ve sonrasında güze girmemize rağmen yazın gitmek bilmemesinin de etkisi var. Eski normalde de yaz mevsimi sinemanın ölü zamanı idi. Zira insanlar güzel havada sinemaya gitmeyi tercih etmiyordu.

Bütün bu etkenler sonrasında Ekim’den itibaren sinemalarda canlanma olması beklense de eskiye dönüş çok zaman alacak.

Bu ortam film izleme alışkanlığının azaldığı anlamına mı geliyor? Tabii ki hayır! İnsanlar hala film izliyor. Dizi izleme alışkanlığı da çoğaldı. Dijital ortamlar bu açıdan tarihinin en hareketli dönemlerini yaşıyor.

Film izleme söz konusu olduğunda ‘tavsiye’ listeler de çoğalmaya başladı.

Hem ne listeler…

‘Tık almak için’ son yıllarda artan ‘liste başlığı’ fetişizmi salgın sürecinde bambaşka bir yere evrildi. Önceleri ‘şu şu hususa meraklı olanlar için’ şeklinde yapılan listeler artık yargı dağıtmaya, töhmet altında bırakmaya ve anlamsız şekilde kategorize etmeye başladı.

Birçoğunun sinemadan ne kadar anladığı tartışılacak olan liste editörlerinin ‘tık uğruna’ ortaya çıkardığı başlıklar okura eğlenceli geliyor. İtiraf etmek gerekir ki bazıları hakikaten komik ve zekice oluyor. Fekat taklit misyonunu bu alanda da yoğun şekilde hayata geçiren ‘listebazlar’, işin suyunu çoktan çıkardı.

Popüler kültürün güçlü bir kolu olan sinema alanında bu tarz şeyleri normal karşılamak isteyene bir şey diyemem. Ancak ben, dertli olduğum bu alanda okuru ve izleyiciyi bazı hususlarda uyarmak isterim.

Listelere ‘tıklamadan’ önce şu hususlara dikkat etmenizi tavsiye ederim:

– ‘En’ yazılan başlıklara riayet etmeyin. -Çok teknik bazı hususlar hariç- Sinemada (ve sanatın herhangi bir alanında) beğeni kıstasını ‘en’ şeklinde ifade edemezsiniz.

– ‘En iyi’ gibi bir ifade yargıdır, o listeye girmeyen filmlere dair ithamdır. Listeyi hazırlayanın da hüküm belirttiği anlamına gelir.

– ‘Sadece şu kadar IQ sahibi olanların anlayabileceği…’ gibi bir ifade görüyorsanız, hakarete maruz kalmışsınızdır. İzleyicilerin çoğunluğuna hakaret edilmiştir. Gereğini yapmalısınız.

– ‘Tüm zamanların en iyi…’ şeklinde başlayan listeler fena halde yönlendirici ve zayıftır. Tüm zamanlar, kendi zamanına göre değerlendirilir. Zamanların kıyaslaması yapılamaz, sanat hususunda.

– IMDB gibi kaynaklarda en çok puan alan filmlerin ‘en iyi filmler’şeklinde sunulması da izleyiciye, sektöre, sinema sanatına ve bütün muhataplarına hakarettir. ‘IMDB’de en çok izlenen/en çok puan alan filmler’ diyebilirsiniz. Fekat ‘iyi’ kıstasını ‘reyting’e endeksleyemezsiniz.

– Gişeye bakıp da ‘en iyi’ şeklinde listeleme yapmak da yanlıştır.

Son söz: Adı üstünde, tavsiye listesi. Kişiden kişiye göre değişen beğenilerin ürünüdür. Hiçbir liste hüküm metni değildir.