İşgal güçlerinin Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırının ardından bozulan Türkiye – İsrail ilişkilerinin yeniden normalleşmesi için Ankara ve Tel Aviv arasında görüşmeler devam ediyor.
Gelen haberlere göre pazarlıklar Ankara’nın ilişkilerin düzelmesi için ileri sürdüğü üçüncü şart, yani Gazze Şeridi’ne uygulanan ablukanın kaldırılması ile ilgili ayrıntılar üzerinde yoğunlaşmış durumda.
Filistin tarafından edindiğim bilgiye göre, ablukanın Gazze halkını memnun edecek şekilde kaldırılması gündemde.
Türkiye – İsrail ilişkilerinin sıkı bir pazarlık sonucu yeniden normalleşmesinin hem Türkiye’nin ve hem de Filistinlilerin yararına olacağını düşünenlerin sayısı hiç de az değil.
Gazze halkı son yılların en kötü şartları altında yaşam mücadelesi veriyor.
Mısır’da yapılan darbeden bu yana Rafah Kapısı’nın kapalı olması ve tünellerin yıkılması nedeniyle Gazzeliler adeta nefes alamaz hale geldi.
Ablukanın kaldırılması dünyanın en büyük açık hava hapishanesi haline getirilen Gazze Şeridi’nde yaşayanları büyük ölçüde rahatlatacak.
İkincisi, Gazze Şeridi’ni ve ablukayı koz olarak kullanan Mısır’daki darbe rejiminin elinden “Gazze kartı” alınmış olacak.
Rafah Kapısı’nın kapalı olmasının, tünellerin yıkılmasının ve Abdülfettah El Sisi’nin ablukayı ağırlaştırmak için Gazze sınırına kanal kazdırarak deniz suyu pompalamasının pek bir anlamı kalmayacak.
Kahire’den Tel Aviv’e giden mesaj, Mısır’ın ablukanın kaldırılma ihtimalinden ne kadar rahatsız olduğunun kanıtı.
Abdülfettah El Sisi, Netanyahu’ya gönderdiği mesajda, “Türkiye’nin Gazze Şeridi’nde nüfuzunun artmasına izin vermeyin” dedi.
Bunun anlamı şu:
“Ablukayı kaldırmayın ve Türkiye’nin Gazze’ye insani yardım ulaştırmasına asla izin vermeyin.”
Mısır, coğrafi konumu dolayısıya Filistinle ilgili birçok dosyada bugüne kadar hep arabulucu rolü oynadı.
Fetih ve Hamas arasındaki uzlaşı görüşmeleri, Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes ve esir değişimi o dosyalardan bazıları.
Fakat Kahire, darbeden bu yana arabuluculuk niteliğini tamamen yitirdi.
Gazze Şeridi’ni boğmaya çalışan ve Hamas’ı terör örgütü ilan eden bir rejimin İsrailliler ve Filistinliler arasında tarafsız bir arabulucu olacağını söylemek imkansız.
Bu nedenle Filistinlilerin tarafsız ve hatta gerekli hallerde kendi haklarını savunacak bir arabulucuya şiddetle ihtiyaçları var.
Örneğin esir takası dosyası 2014 yazından beri çözüm bekliyor.
İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesi halinde Türkiye’nin bu boşluğu doldurabileceği düşünülüyor.
Gerçekte Filistin halkına ait olan ve İsrail’in çalarak Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç etmeyi planladığı gaz konusuna gelince…
İsrail’in o gazı zaten çıkarıp bir şekilde ihraç edeceği, Türkiye üzerinden ihraç edilmesi halinde Ankara’nın da yardımıyla Filistinlilerin o gazın veya gelirinin bir miktarından yararlanabileceği konuşuluyor.
Gazze Şeridi uzun süredir elektrik ve yakıt krizleriyle mücadele ediyor.
Bir ara Ankara, Gazze’nin elektrik ihtiyacını gidermek için yüzer santral gönderme girişiminde bulunmuştu fakat Tel Aviv’in vetosu nedeniyle başarılı olunamamıştı.
Türkiye – İsrail ilişkilerinin normalleşmesi halinde aynı girişim yeniden gündeme gelebilir.
Türkiye son dönemde birkaç cephede birden mücadele etmek zorunda kaldı.
Bazı cephelerde sağlanacak sükunetin Ankara’nın Suriye gibi çok daha önemli cepheler üzerinde yoğunlaşmasına yardımcı olacağı kanaati hakim.
Hayırlısı olsun…