Yarın Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun saat 14:00’te açıklayacağı faiz oranlarıyla ilgili beklentiler faizlerin sabit bırakılacağı yönünde satın alınmış durumdadır.
Kendi düşüncemde piyasa ile aynı doğrultudadır. Fakat önemli olan piyasaların önümüzdeki süreçte rahatlaması yönünde atılacak adımlarda olduğu da şüphesiz bir gerçektir.
Enflasyon kaynaklı tüketici fiyatlarındaki neredeyse günlük artışlar vatandaşın belini ciddi anlamda büker duruma gelmiştir.
Bu artışlardan ötürü insanlar tüketim alışkanlıklarını değiştirerek birçok üründe ve ihtiyaçta satın alımlarını ciddi anlamda öne çekmiş durumdadırlar.
Yani vatandaş 5 lt sıvı yağ ihtiyacı varken 3 tane 5 lt’lik yağı bir anda alıyor ki nasıl olsa zam gelecek gelen zamdan etkilenmeyeyim düşüncesiyle hareket alanını belirliyor.
Pek tabii ki böyle olunca da bir anlamda tüketimde hızlılık artıyor ve yağı satanda bak çok çok satıyoruz diye belki de maliyetlerinde bir yükseliş olmadan üzerine zammı ekleyiveriyor.
Küresel anlamda bir maliyet artışı var bu artık herkesin bildiği bir gerçek ama olmayan maliyetleri piyasanın şartlarını fırsat bilerek ürün ve hizmetlere yansıtmak ne insani ne de vicdani bir şey değil elbette.
Fiyatlardaki artışların bir diğer etkisi de tasarruf etme düşüncesi tarafında yaşanan kayıplarda da kendini gösteriyor.
İnsanlar tasarruf etmek yerine ellerindeki likitleri ile bir ürün veya değerlenebilecek bir yöne doğru kaydırıyorlar.
Diğer tarafta iş dünyasına baktığımızda ise maliyetlerin ve faizlerin yanında piyasa şartlarından artan özellikle işletme sermayesi sıkıntılarından ötürü yatırım iştahında ciddi anlamda bir gerileme yaşanmakta.
Şirketlerimiz dünya ölçeğindeki rakipleriyle finansmana erişme noktasında çok ama çok ciddi dezavantajlı konuma doğru yol almaktalar.
Son dönemde piyasalarda vade unsurunun kalkması vadeli alışlar sebebiyle kullanılmakta olan satıcı kredilerinin ortadan yok olmasına vesile oldu.
İş dünyamızda aslında yatırıma doğru ciddi bir niyetlenme söz konusu iken finansman sorunları bu niyetin bir anlamda iş dünyasının kursağında kalmasına sebep olmakta.
Yatırım yapılamaması sebebiyle de birçok alanda elimizde var olan avantajları birer birer kaybeder duruma gidiyoruz.
Bu noktada hızla işletmelerimizin finansmana erişmesi noktasında çok ama çok ciddi bir hareket planı hazırlanarak kullanıma konulmalı ve finansman sorunu hızlıca çözülmelidir.
Özellikle işletme sermayesi konusunda ivedi hareket edilmelidir. Pandemi ve sonrasında birçok işletmenin sermayeye olan ihtiyacı 2 hatta 3 katına kadar çıkmıştır.
2022 yılının ne kadar zor geçtiğini ve önümüzdeki aylarında küresel anlamda zorlu geçeceği gerçeğiyle hareket etmeliyiz ki tüm tarafları düşünerek stratejimizi belirlemeliyiz.
Yatırımcı, iş insanı, çalışan ve üreten tüm taraflar düşünülmelidir. Hatta bahsettiğimiz tarafların tamamı taşın altına her defasında söylediğim gibi elini değil vücudunu koyabilmelidir.
İş dünyamızın sorunlarını iyi teşhis ederek yol almaya çalışırsak her geçen gün sorunların biraz daha azaldığını şahit oluruz.
Yok ama sorunları görmezden hatta duymazdan gelirsek bırakın yol almayı sadece ve sadece yolda kalırız.
Araba yürümeli ve yol almalı.