Öncelikle bu durumda, aileler ya da bir aile danışmanıyla bir araya gelerek, adaletli bir yaklaşımla, erkeğin hata derecesi, kadının durumu, çocukları, ayrılsa durumunun ne olacağı gibi konuları birlikte değerlendirilip ortak bir karar alınır. Çoğunlukla da bu evliliğin bitmesi ile neticelenebilir. Erkek “İstersen boşan” diyerek, eşini ve çocuklarını zaten gözden çıkardığını da ifade edebiliyor. Bu ise, daha vahim bir durumdur. İnsan olabilme ve ahlaklı kalabilme çabalarının olmaması halinde; haramın insanı ne duruma getirdiğinin, sadece hazları için yaşayan ve kıymetlilerini bile feda edilebildiği bir akıl tutulmasına yakalandığının açık bir örneğidir.

İkinci olarak, defalarca özür dilemiş, gözyaşlarıyla Rabbinden (cc) af, eşinden özür dilemiş bir eşi de affetmemek yanlış olur. Bu yola itici sebepleri de göz önünde bulundurarak, kendi yanlışını da fark edip özür diledikten, bundan sonrası için elinden geleni yapmaya çalıştıktan sonra, yapılacak şey farklıdır. Allah’a (cc) dönerek daha sağlam bir ahlâk ve daha sağlam bir yuva için elbirliğiyle çalışılmak ve bundan sonra daha korunaklı yaşayarak yuvanın yıkılmasına sebep olacak arızalara fırsat vermemek, yuvayı soğutacak çatlakları gidermek, ikisinin de boynunun borcu olur. “Bir musibet bin nasihatten yeğdir” der bir atasözümüz. Nasihatlerini alıp, iki tarafta eksiklerini gidererek, şeytan ve insan arkadaşlarına fırsat vermemek için niyet tutup yola devam etmeliler.

Fırtına büyükse çatlağı da büyütür   

“Benim eksiğim böyle bir şey için bu sebep olamaz” diye es geçtiğimiz ve ihmal ettiğimiz her şey, gerekli yaklaşımların gönül bütünlüğüne zarar vermesine sebep olur. Giderek “Eşim beni önemsemiyor, sevmiyor” dedirtecek cinsten duyarsızlıkların tahrip gücü artar, çatlak oluşur ve bu giderek büyür. Bize önemsiz gelen şey, o ihtiyacı yaşayan ve o andaki duygu durumunu etkileyen birey için ne anlama gelir bunu hiç birimiz bilemeyiz. Bize düşen, küçük te olsa, gönlümüzde ve maneviyatımızda delik çatlak ne varsa, onları kapatmak ve risk alanlarından uzak durmaktır. Bir baba oğluna, “Yar başında (uçurumun kenarında) yürüme, düşmem düşmem dersin, bir de düşersen hayatını bitirirsin” demiş, ne kadar doğru. Harama-zinaya yol açan, insanın içindeki din ve Allah (cc) sevgisini ve hatta kendisine olan sevgi ve saygısını bitirecek tutum ve davranışlar, insanı yar başına itebilir. Hepimiz bir birimizin hak ve hayırlı bir yolda olabilmemizde hem pay sahibiyiz hem de görev. Toplumun ahlâkî yapısının çözülmesine yol açan her yanlış gidiş için birileri ses çıkarmazsa, tedbir alınmazsa, bu yangının büyümesi anlamına gelir ki bu yangın bir gün toplumu sarar ve bizim ocağımıza da düşer Allah (cc) korusun.

Bazı prensipler, olaylar karşısında bizim nasıl davranacağımıza dair yol göstericidirler.

1. Bütün günahlar Allah’a (cc) karşı yapılır, bu günahın ilk muhatabı Allah’tır (cc).

2. İlk üzüntü ve şaşkınlığın ardından, sağlıklı bir düşünce gelmeli ve bizi hemen bu yasaların sahibi ve âlemlerin yönetici Allah’a (cc) yöneltmeli ve yürekten şu soruları sorarak şöyle dualar yapabilmeliyiz.

         Nasipse devam edecek…