Asgari ücret zamlarını bu sefer fırsata çevirebilecekler mi? Gidişat ve girişimler o yönde ama kanun koyucular da kolay pes edecek gibi görünmüyor. Fahiş fiyat uzmanlarına, dumanlı hava fırsatçılarına karşı devlet bu kez teyakkuzda…
Ticaret Bakanlığı, tüketicileri mağdur etmeyi amaçlayan fahiş fiyat uygulamalarının, yeni ceza tutarları üzerinden en ağır şekilde cezalandırılacağını duyurdu. Tarım ve Orman Bakanlığı da suni dalgalanmalarla piyasayı manipüle etmeye hazırlananlarla mücadelede kararlılık mesajı verdi.
Aynı duygularla açıklama yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da toplumun tüm kesimlerinin, özellikle sabit gelirlilerin alım gücünü korumak, artırmak ve ulaşılan refahı, kalıcı hâle getirmek için kararlı bir mücadele verdiklerini hatırlattı.
Ticaret Bakanlığı’nın ekipleri sahaya çıktı. Fahiş fiyatla mücadele kapsamında 81 ilde denetimlere başlayan bakanlık ekipleri, özellikle fiyat artışları ve etiket bilgileri konusunda özel denetimler yapıyor.
Yapılan denetimlerde en fazla ihlalin yaşandığı üç il olarak İstanbul, Ankara ve Elazığ sıralanırken en yüksek miktarda para cezası ise İstanbul, Ankara ve Bursa'da uygulandı. Haksız fiyat artışı şüphesiyle haklarında işlem başlatılan firmaların en yoğun olduğu iller ise İstanbul, Ankara ve Antalya oldu. Her üç listede de Ankara ve İstanbul illerinin bulunuyor olması hayli düşündürücü!
Kısa zamanda 81 ilde bin 283 markette 102 bin 590 ürünü inceleyen ekipler, denetimlerine devam ediyor. Peki, yapılan denetimler yeterli mi? Kesinlikle hayır! Kurumların iyi niyetinden şüphemiz yok ancak denetim eylemleri ve cezai yaptırımlar maalesef yetersiz. Dolayısıyla iş başa düşüyor; tüketici kendi göbeğini kendisi kesecek. Bunun için de ilgili bakanlıklarla iş birliği yapmak ve şahit olduğu ihlalleri şikâyet etmek sürece katkı sağlayacaktır.
En can alıcı eylem, tüketicinin sürece katılımı ve katkısı. Zira Ticaret Bakanlığı, vatandaşların şikâyetlerini hızlı ve titiz bir şekilde dikkate aldıklarını ifade ediyor. Belki birer denetim görevlisi olamayabiliriz ancak ekonomik haklarımızın korunması adına denk geldiğimiz usulsüzlükleri ilgili bakanlıklara bildirmek, hem insani hem vicdani görevimiz olmalı. Bu konuda devlet-millet iş birliğinin tavizsiz şekilde uygulanması bize nefes aldıracaktır.
İhmal ve ihanetlere karşı en ağır yaptırımları uygulamak zorundayız. Değilse ücret artışlarının market raflarında, pazarlarda eridiği bir döngüye tekrar girmek her şeyi daha da kötüleştirecektir.
Özetle… Çalışanların cebine giren her kuruş gerçek değerini koruyabiliyorsa sizin mali disiplininiz, enflasyonla mücadeleniz başarılı demektir; değilse kendimizi kandırıyoruz!
Asgari ücret, azami mutsuzluk!
Asgari ücret artışları… Tabanda beklenti büyüktü. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sefer toplumu rahatlatacak açıklamalar yapacağını düşünenlerin sayısı hayli fazlaydı.
Kimine göre dağ fare doğurdu, kimileri de zaten umutsuz olduğunu ifade ediyor. Emeğin, sermayeye feda edildiği gerekçesiyle işçi kesimleri öfkeli.
Bizim kanaatimiz de açıklanan asgari ücret zamlarının yetersiz olduğu yönünde. En azından 25 bin lira bandında bir rakam beklentisi vardı. Kaldı ki makul olan da böylesi bir rakam olurdu. Olmadı!..
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 1 Ocak 2025 tarihinden geçerli olacak asgari ücretin yüzde 30 zam yapılarak net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini ilan etti.
Hükûmet tarafı ise mali disiplinin korunması, enflasyonla mücadele sürecinin zarar görmemesi adına dengeli ve ölçülü bir şekilde hareket etmek durumuyla izah etmeye çalıştı.
Yeter mi? Elbette ki yetmez, yetmeyecek… En basit ev kiralarının 20 bin liralarla zikredildiği bir Türkiye ortamında, bu rakamlar yetersiz kalacaktır.
Bir taraftan “Piyasayı tutalım, paranın satın alma gücü erimesin.” diye baskılarken diğer taraftan çalışanların hak ediş değerlemelerinde düşüşe engel olamadık! Eskiden “asgari ücret” temel maaş belirlemek için açıklanırdı; şimdi ise çalışanların yaklaşık üç milyonu asgari ücretle geçinecek duruma gelmiş vaziyette. Bu tespit, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’a ait ve uyarı niteliğinde, dikkate almamak mümkün değil.
Emeklilerin gözü, kulağı Erdoğan’da… Emekli aylığı zam beklentisi büyük. Emekliler, son iki yıldır ihmal edildiklerine inanıyor, üvey evlat muamelesine tabu tutulduklarını düşünüyor. Aldıkları rakamlara bakılırsa haksız da sayılmazlar. Umarım onlar da büyük bir hayal kırıklığı yaşamaz ve hak ettikleri rakamları almaya başlar.
Yılbaşı kutlamaları hakkında
Özgürlük dediğiniz, bireysel hak diye höykürdüğünüz her neyse… Kolay haram işlemek olmamalı, haram eylemleri teşvik etmemeli, bir başkasının haklarını yok saymamalı, aleni yapılmamalı.
Geldiğimiz noktaya bakar mısınız? İstanbul Ümraniye’de büyük bir kasap ve kasabın vitrininde yer alan yazı:
“Helal kesim, kuru yolma yılbaşı hindileri gelmiştir.”
Bunun üzerine, çok ama çok düşünmek zorundayız!