Evet, Ertuğrul 1890 Türk filmi değildi. Türkiye destek verse de Japon yapımıydı. Ayla ise Güney Kore ortaklığı olmasına rağmen Türk yapımı… Haliyle bir kıyaslama yok ama yakın zamanda vizyona giren iki filmin benzerlikleri üzerinden devlet desteği ve ortaya çıkan ürüne iyi bakmak lazım.
Öncelikle…
Ayla, cuma günü vizyona girdi. Türkiye’nin Oscar adayı olarak gündem oldu. Esasında daha en başta konusuyla gündemimize girmeli. Zira Kore’ye asker gönderdiğimiz dönemde (malum, NATO’ya giricektik ya) Türk askerlerin yaşadığı dokunaklı hikayelerden biri filme alındı.
Süleyman Dilbirliği, Kore’ye gittiğinde ailesini kaybetmiş bir küçük kız çocuğu bulur ve ona bakmaya başlar. Kore’de kaldığı süre boyunca cephede çocuk bakılır. Birçok duygusal şey yaşanır. Sonra ayrılmak zorunda kalırlar. 60 yıl sonra ise Güney Kore’de yeniden buluşurlar.
Film, hikayesini bu dokunaklı husus üzerine kuruyor. Gişe ya da konvansiyonel sinema dediğimiz çerçevede tarzı olan Ayla, altına girdiği yükün hakkını vermiş diyebiliriz.
Çatışma ve savaş sahneleri başarılı. Bir Hollywood ayarında değil elbet. Zaten bu bütçe ve şartlarda öyle olamaz da… Fekat meselenin hakkından gelinmiş.
Oscar’da şansımız olur mu? Pek sanmam… Zira Akademi üyeleri, söz konusu yabancı film kategorisi olunca acayip bir havaya bürünüyor. En sanatsal filmi, festival sinemasının en karakteristik örneklerini seçebiliyor. Ayla genel itibariyle Hollywood kodlarıyla yapılmış olsa da yabancı film kategorisinde dengeler öyle değil yani. Yine de başarı dileyelim…
Ayla’yı başarılı kılan en önemli hususlardan biri oyuncular. Televizyon ve sinema sektörünün önemli isimleri Ayla’da bir araya gelmiş. Ali Atay tek başına filme ayrı bir hava katmış. İsmail Hacıoğlu ise yine başarılı bir performans sergilemiş. Diğer tecrübeli isimler de rollerinin hakkını vermiş.
Fahri Atakoğlu imzalı film müziklerinin başarısını da vurgulamak gerek…
Gelelim Ertuğrul meselesine…
Türkiye’nin Asya ülkeleriyle son dönemde yaptığı işbirliği açısından bakıldığında Ayla, Ertuğrul’dan daha başarılı bir film. Belki daha yakın zamanı ele alıyor olması, belki ekip, belki de senaryo. Aslında hepsi…
Son bir not olarak…
Kore Savaşı’nda ABD’nin yanında yer alarak asker gönderen Türkiye’nin genel hikayesinin içindeki özel bir hususa eğilen Ayla, son dönemde gerilen Türkiye-ABD ilişkilerine yara bandı olur mu?
Hayır…
Türkiye’nin ABD ile arasındaki sorunlar öylesine kritik ve derinleşmeye müsait ki, bir filmin bu denli etki edebilmesi mümkün değil.