Türkiye’nin 102 yıllık Cumhuriyet tarihinde, ‘rutin seçimlerle ve kesintisiz’ bir şekilde 23 yıl iktidarda kalan tek lider Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Bu hikâye 23 yıl ile de kalmayacak ve önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek olası bir erken erken seçimle belki de 30. yıla merdiven dayayacak.
Halkın Erdoğan’a teveccühü, ülkenin kaderini belirliyor.
Erdoğan’a verilen her rey, ülkeye hizmet ve vizyon olarak geri döndü.
Erdoğan uzun iktidar sürecinde halktan biri olarak hiç değişmedi. Samimiyetini ve halkına yönelik aşkını korudu. Halka hizmeti Hakk’a yakınlık olarak içselleştirip misyon olarak üstlendi. Bu şuur yapısı; Erdoğan’ın bitmek bilmeyen mücadelesinin ve koşuşturmalarının şifresini taşıyor.
Türkiye’deki mevcut siyasi tipolojiler, Erdoğan profili yanında karikatür olarak görünüyorlar.
Solun figürleri; yapmacık ve suni. Bu bakımdan sol seçmeni bile tatmin etmeyen bir realite var. Sağ ve muhafazakâr kesimde ise Erdoğan’a rakip olabilecek kalibrede bir aday görünmüyor.
Şu çok net; Türkiye’nin geleceğini kendi medeniyet rotasında yükseltebilecek olan, ülkeye her açıdan vizyon katabilecek olan aday profiller; yine AK Parti içinde Erdoğan’a yoldaşlık yaparak yollarını yürüyorlar. Erdoğan’a yoldaşlık yapmaktan onur duyan bu samimi ve donanımlı isimler, ihtiyaç olduğunda ülkenin önünü açacak olan münevver şahsiyetlerdir.
Bu satırları yazarken olabildiğince tüm siyasi oluşumları, objektif bir şekilde zihnimde tarayarak kaleme alıyorum. Partizanlık gibi basit duygulara, bizlerin düşünce dünyamızda yer yoktur. Dolayısiyle Türkiye’nin siyasi tablosunda, AK Parti dışında bir seçenek görünmüyor.
İşte bu nedenledir ki; AK Parti’nin bugünkü kongresi kritik önemi haiz bir noktada duruyor.
AK Parti bugün itibarıyla kadrolarını tamamen yeniledi.
AK Parti yönetimi ve teşkilatlarıyla yeni bir maraton için hazırlık sürecinin temelini atıyor.
Recep Tayyip Erdoğan, seçimin final gecesinde diğer seçimi işaret eden doludizgin bir siyasetçi olarak anılabilir. Yorulmak nedir bilmiyor ve kitlesine her zaman yeni hedefler koyuyor. Bu bağlamda yorulan veya teşkilatın iklimine ayak uyduramayan üyeler; ya kendisi ayrılıyorlar veya oyun dışına çıkarılıyorlar.
Teşkilatçılık disiplin ve misyon işidir. Bu iki dinamiği taşımak, adanmışlık ister. Bir mahalle temsilcisinden il başkanına, MKYK üyesinden genel başkana kadar varan halkalar, işte o kopmaz çelikten zinciri oluşturuyor.
AK Parti zorlu rekabete hazır olmak için tüm şartları bir bir hazır hâle getirmekte.
Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yeni yarışlar Türkiye’yi bekliyor.
Ülkemin önü açık olsun.