Geçenlerde hanım, iyi görüştüğü bazı komşularını evimize davet etmiş ve misafirperverliğini göstermek istercesine sağlam da bir hazırlık yapmış. Helal-i hoş olsun tüm yiyip içenlere.. Ancak komşular evden ayrıldıktan sonra beni aradı ve heyecanlı bir şekilde, “Saim, bugün neler oldu bizim evde bilemezsin!” dedi. Şaşırmadım diyemem, ne olabilirdi ki? Olanları anlatmaya devam etti ardından, iki komşu kadın bir şekilde mevzuu açıp diğer yedi kadına Erdoğan için malum tezviratlarını kabul ettirmeye, dayatmaya kalkmış, bazı diğer komşu kadınları da bu söylemlere itiraz edince de kıyametler kopmuş. Masalara yumruklar vurulmuş, karşılıklı tehditler falan savrulmuş, ancak hanımın beyanına göre; Erdoğan muhibleri sağduyuyu elden bırakmadıkları için fiili bir girişim zemini oluşmamış. Benim hanım Şamlı bir Arap’tır ve Erdoğan döneminde Türkiye’nin ulaştığı seviyeyi de iyi bildiği için söze girmek istediği anlarda, yine bu Erdoğan “düşmanı” komşu kadınlar tarafından kendi evinde “Sen Suriyelisin, ne bilirsin ki?” şeklinde itelenmiş, Türkçesi de yeterli olmadığı için onlarla tartışmaya da girememiş ya da misafirdirler diye aşağılamalarına gerekli cevapları verememiş. Ama yana yakıla beni aradığında ve kendini ifade edememiş olmanın verdiği ıstırap tüm bunların üstüne bindiğinde ses tonu bir ejderha alevine dönüşmüştü. Erdoğan’dan bu denli nefret eden insanların olması tüm kimyasını darmadağın etmişti besbelli.. Sakinleştirmeye çalıştım, bir kısım becerdim de..

Mesele şu; genelde muhafazakârlığı ve dindarlığı sevmedikleri için AK Parti’ye uzak duran, bu nedenle kapıldıkları muhalefet aşkıyla örneğin Sözcü gazetesi gibi basın yayın organlarında yer alan ve Erdoğan’a karşı tüm nefret uyandırıcı yalan yanlış haberlerin gerçek olduğunu kabul etmek isteyen ve eden bu insanların eriştikleri seviye, gerçekten korkutucu. Bu öyle bir iğrenç nefret ki, hiçbir değer bırakmıyor; ne vatan ne milli birlik ne de gelecek projeksiyonu.. Erdoğan gitsin de ne olursa olsun. Bu ruh haline nasıl geldiler?

Kimse desteklemediği bir partinin genel başkanını sevmek zorunda değil. Ancak nefret etmek zorunda da değil!. Ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı’ndan zerre miskal hoşlanmayabilirsin, bu kabul edilebilir belki… Ancak nefret ve düşmanlık hisleriyle adeta bu vatana ve ülkeye  Cumhurbaşkanı şu, Başbakan bu diye ihanet ve düşmanlık edemezsin!..

Maalesef şu an bu ülkede böyle bir sorun var ve sanırım bunu son 10 yıldır ilmek ilmek medyaları vesilesiyle dokudular.. Erdoğan düşsün diye bırakın PKK’yı tüm aşağılık şeytanlarla iş tutmayı göze almışlar ve büyü yaptıkları kitlelerini de bu kıvama getirmişler…

Yalan ve sahtekarlığın bunca ilgi ve itibar gördüğü bir ülkede işimiz çok zor!..