Türkiye’de ‘çevre ve yeşil’ konularını alet ederek bir hükümeti devirmek istediler. Bir kalkışma denendi ve vandallar “çevreci” kılıfıyla ortalığı yakıp yıktılar.

İşte bu bahaneci ve “mesele ağaç değil, hala sen anlamadın mı!” diyen kötü niyetli kesim, bugün de çevre hassasiyetiyle atılan samimi adımları eleştiriyor, kışkırtma yapıyor.

Naylon poşet kararı, çevreci kılıfıyla meydanlarda gezinenlerle, samimi çevrecileri test etmek için turnusol kâğıdı vazifesi gördü. Gerçek çevreciler bu kararı alkışladı, sahteleri ise manipülasyonu seçti.

İktidar her ne yapıyorsa külliyen kötüdür anlayışı, sahte kimlikleri bitiriyor, farkında değiller… Çünkü halk iyi niyeti fark ettiği an, sonucunda bedel ödeyecek bile olsa bunu takdir etmesini biliyor.

NAYLON POŞET KARARININ SİYASİ SONUÇLARI NE OLDU?

1- Naylon poşet kararı kendini ‘çevreci’ olarak tanıtanlar için bir samimiyet testi oldu.

2- Bu karar; “AK Parti çevre konularını önemsemez” , “AK Parti çevreden anlamaz” algısına çalışan muhalif partileri etkisiz hale getirdi.

3- AK Parti bu kararla yeni bir imajı inşa etti. Bu yeni imaj: ‘Çevreci AK Parti anlayışı’dır. Yerel Seçim sürecinde AK Parti çevreci bir kampanya düzenleyecek. Bez çantalar halka ücretsiz olarak dağıtılacak ve bu uygulamanın önemi anlatılacak. AK Parti propaganda argümanının merkezine çevreci yaklaşımı koymakla farklı bir AK Parti imajı sergilemektedir. Aslında bu süreç geçtiğimiz seçimlerde başladı. Millet Bahçesi fikri çevreci atılımın ilk adımıydı.

Poşetin ücretlendirilmesi vesilesiyle plastiğe açılan savaş, siyasi olarak risk oluşturan bir konuydu. Bu adımı atmak cesaret isteyen bir duruş gerektiriyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kararı almaktan imtina etmedi. Sigara ile mücadele konusunda da devrim niteliğinde alınan kararlarla ülkenin çehresi değişmiş ve halkımız, işin başında buna uyum sağlamada zorlansa da sonuçları itibariyle sağlık için atılan bir adım olduğundan buna ayak uydurmuştu. Sonra temiz havaya sahip çıkma noktasında bir kültür oluşmuş oldu. Gelişen toplumsal bilinçle birlikte artık halkımız kamu araçlarında ve kapalı alanlarda hakkını bir refleks olarak savunabilmektedir.

Poşet konusunda da yine aynı süreçleri yaşayacağız. Önce alışkanlıkları bırakmakta zorlanacağız. Ve fakat olayın vahametini kavrayınca yeni alışkanlıklar oluşturacağız. Çevreci bilinç bizi ülke olarak daha ileri götürecek.

Son 30 yıldır korkunç bir plastik israfı yapmaktayız. Öncesinde plastik poşet bu derece yaygın değildi. Ülke olarak plastik konusunda artık limitleri doldurduk. Zaman bu kötü gidişe dur deme zamanıdır! Söz konusu plastik poşetler suda-denizde 400 yıl, toprakta 800 yıl içinde ancak yok olabiliyor. Bu açıdan baktığımızda çok geciktik fakat tren kaçmış değil.

Bir yerden başlamak gerekiyordu ve kısa sürede çok iyi uyum sağladık. İstatistikler poşet kullanım oranının yüzde 70 oranında azaldığını söylüyor. Bendeniz de mahallemizin marketine gittiğimde sorma ihtiyacı hissettim. Mağaza sorumlusunun verdiği cevap çok çarpıcı: “Günde bin poşet tüketirdik. Şimdi tüketim rakamımız günlük 70’e indi.”

İşte bu!

Halkımızı tebrik ediyorum…