Piyasalarda kasım ayı enflasyon verileri sonrasında bu düşüşün devam edeceği yönünde ciddi anlamda bir algı oluşmaya başladı. Fakat bu oluşan algının ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğunu aralık ve ocak aylarındaki enflasyon verilerinden anlayacağız.

Özellikle ekonomik verilerde ani değişimleri gözlemlemek büyük olasılıktır. Bu değişimlerin ise sürekliliğini değişimin yaşandığı dönem sonrasındaki periyotlarda aramak gerekir.

Diğer taraftan kasım enflasyonundaki düşüşün sebepleri iyi tahlil edilebilinirse bu düşüşün devam edip etmeyeceği de önceden kestirilebilmiş olur.

Piyasalara baktığımızda Kasım enflasyonunda ki düşme sebepleri arasında daha çok yabancı para birimlerinde ki düşüş ile bazı vergi kalemlerinde yapılan indirimlerin etkili olduğunu görüyoruz.

Buradaki düşüş eğiliminde ürün ve hizmetlere olan talep yönünde herhangi bir yükseliş etkisinin olmadığını söylemekte mümkündür. Malum üzere enflasyondaki düşüşün en önemli sebeplerinden birisi de mal ve ürünlere olan talep yükselmesidir. Talebin yükselebilmesi için de alıcıların yani vatandaşın alım gücünün artması gerekmektedir.

Aynı zamanda enflasyondaki düşüşün talep kaynaklı olduğunu görebilmemiz için enflasyondaki azalış yönünde talep tarafında da ciddi anlamda bir iyileşmenin olduğuna şahit olmamız gerekirdi. Fakat talep tarafında bırakınız iyileşmeyi eski seviyelere bile gelmediğimiz ortadadır.

Bununla ilgili olarak geçenlerde bir konferansta Türkiye’nin önemli CEO’larından birisinin yaptığı konuşmada kendi distribütörü oldukları otomobil markasıyla ilgili olarak stoklarında oldukça fazla miktarda otomobil biriktiğini ve şimdi bu otomobilleri almanın tam zamanı olduğunu söylemesini örnek olarak vermek mümkündür.

Talebin yükselmesi için alım gücünün önemli olduğunu vurgulamıştık. Alım gücünün artması için vatandaşın iyi şartlarda çalışma ortamlarında bulunması gerekir. Fakat daha önce buradan belirttiğimiz hususlardan birisi olan konkordato (konkordatoyla ilgili yazımızdan sonra konu TBMM’ye geldi ve bu aralar bu konuda bazı iyileştirmeler yapılıyor) ile ilgili olarak ülkemizde ekim ayında 750 kasım ayında ise 1100’ün üzerinde şirketin konkordato ilan ettiği bir ortamda çalışanların çalışma ortamlarında ne kadar huzurlu oldukları da konunun bir diğer yönüdür.

Dolayısıyla konunun yön sayısı o kadar fazladır ki tüm tarafların sonuca dönük olarak çok iyi ve verimli bir çalışmayı ortaya koymaları gerekmektedir.

Enflasyondaki düşüşün devam edebilmesi için alım gücünün artırılmasıyla birlikte talebin yükseltilmesi yönünde alınacak önlemlerin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi ekonomik yapının düzeltilmesi bağlamında oldukça büyük bir önem arz etmektedir.

Tüm bunların yanında ekonominin her katmanında dışa bağımlılık azaltılarak yerli ve milli ekonominin yapı taşları güçlendirilmelidir. Eğer bu yapılmazsa biz dün olduğu gibi bundan sonra da enflasyon rakamlarıyla döviz kuru hareketlerini birlikte takip etmeye devam edebiliriz.

Düşünün elektrik üretiminde dışa bağımlı olduğumuz önemli bir konu olan doğalgazın payının azalmasına sevinirken üretimde kullanılan kömürün ithal olmasından dolayı üzülüyoruz.

Belki ülkemizde doğalgaz rezervleri olmadığından doğalgaz çıkaramıyoruz ama bu ülkede oldukça verimli kömür yataklarımız var. Buralarda teknolojiyi de iyi bir şekilde kullanarak elektrik üretiminde ithal değil de yerli kömürümüzü kullansak ve vatandaşa daha uygun fiyatlarla elektrik versek vatandaşımız daha ucuza üretse, daha ucuza ısınsa da alım gücü artıp enflasyon düşüşü sürekli olsa daha iyi olmaz mı?