Ülkelerin ekonomik gidişatıyla ilgili ekonominin içerisindeki paydaşların değerlendirmeleri ve eğilimleri bize oldukça önemli veriler verir.
Elde edilen veriler toplamında ortaya çıkan sonuçları ise kendi arasındaki konu dağılımlarına göre endeks olarak adlandırıyoruz.
Bu endeksleri ekonomik güven endeksi, işgücü maliyeti endeksi, tüketici güven endeksi, işgücü girdi endeksi, sanayi üretim endeksi vb. isimlerle isimlendiriyoruz.
Endeks sonuçlarının doğru okunması ve sonrasında da doğru yorumlanması yaşanılan problemlerin anlaşılıp biran önce çözüme kavuşturulmasının hızını artıran bir etkendir.
Çünkü sayılar hiçbir zaman yalan söylemezler ve 2+2 dünyanın her yerinde her şartta 4 eder.
Objektif perspektiften baktığımızda dün açıklanan tüketici güven endeksi nisan ayına göre %13 azalışla mayıs ta 55.3 olarak gerçekleşerek elde edilen veriler hiçte iyi gelmemiştir. Sonuç böyle olduğu için de bunu düzeltmek için hızlı bir şekilde çalışılması gereklidir.
Çünkü tüketici güven endeksinin ekonomik yapı içerisinde etkilendiği 3 temel unsur vardır. Bunlar; siyasi gelişmeler, ekonomik gelişmeler ve finansal piyasalar.
Diğer taraftan endeksin kişisel mali durum, genel ekonomi, harcama ve tasarruf eğilimleri üzerinden ölçüldüğü de göz önüne alındığında etkisinin yanında ne kadar geniş bir alanda bize bilgi sunduğu da ortaya çıkmış olur.
Eğilimler üzerinden gidersek öncelikle tüketicilerin bir yıllık hane gelirlerinde ve önümüzdeki bir yıllık hane gelirleri beklentilerinde %13 oranında bir düşüş yaşanmıştır. Yani vatandaş gelecek dönem için gelirinin artmayacağını düşünmektedir.
Bu noktada yapılması gereken ise; ülkemizde iş olanaklarının daha geniş yelpazeye yayılması ve yatırımların artırılması yönündeki kararların ivedi bir şekilde alınması sağlanmalıdır.
Bir diğer eğilim ise tüketicilerin bir yıllık dönemde genel ekonomik verilerle (işsizlik, tüketim harcamaları, enflasyon, tasarruf eğilimi, ücretler genel seviyesindeki değişim) ilgili beklentilerindeki azalmadır.
Genel ekonomik eğilimle ilgili olarak ta enflasyonla kararlı bir şekilde mücadele edilmeli, üretimin önünü açan kararlar hızla hayata geçirilmeli, işsizlik rakamlarındaki düşündürücü artışta ayrıca azaltılmalıdır özellikle de genç işsizlik, gelir seviyelerindeki artışa dikkat edilmeli ve dolar cinsinden kişi başı GSYH rakamlarının düşmemesi için kararlı önlemler alınmalıdır. Bu önlemler alınırken de yabancı yatırımcıyı ürkütmemek adına hareket alanı genişletilmelidir.
Bunun için kurların gidişatı önem arz etmektedir. Örneğin yüksek kur hem yerli yatırımcıyı hem de tedbirli davranmayan yabancı yatırımcıyı da negatif yönde etkilemektedir.
Tüketici güven endeksinde ki son eğilim ise tüketicinin son 1 yıllık süreçte konut alma, yaptırma ve tadilat yaptırma, otomobil ve dayanıklı tüketim malları alma eğilimleri ile son 3 aylık dönemde yarı dayanıklı tüketim mallarıyla ilgili harcamalarını kapsamaktadır. Bu konularda da tüketici de negatif bir bakış açısı oluşmuş ve eğilimin yönü azalışa doğru yönlenmiştir.
Harcama ve tasarrufların yer aldığı bu eğilim için tüketicinin alım gücünün yükseltilmesi gerekmektedir. Ayrıca yatırım ortamı hızla iyileştirilmeli bu iyileştirme için de faiz oranları ciddi şekilde düşürülmelidir. Bunların yanında insanımızın Türk Lirasından kaçışının önüne de geçilmesi olmazsa olmaz bir zorunluluktur.
Görüldüğü gibi önerilerimiz tüketici güven endeksinin doğru yorumlanmasından çıkardığımız sonuçların nasıl ortadan kaldırılacağıyla ilgilidir.
Belirli bir program ve periyod içerisinde ahenkli bir şekilde önerilerimizin hayata geçirilmesiyle ekonomimizde ciddi anlamda bir toparlanma olacağını ön görmek zor değildir.