Irak’ta ortaya çıktığı günden beri sadece Müslümanların başına bela olan, Müslümanları katleden ve Müslümanlara saldırmak isteyen her türden kâfir, müşrik, münafık kim varsa hepsine bahane veren DEAŞ belası için tam “Zayıfladı, dağıldı” derken yeniden hortlatmanın yollarını aramaya başladılar.

DEAŞ, Yeni Zelanda’da yaşanan terör saldırısını gerçekleştiren Haçlı kâfirini taklit ederek, benzer bir saldırı yapacağını ilan etti. Demek oluyor ki bu katliamın ardından ilk birkaç gün Batı’dan cılız kınamalar gelecek, ardından “Öldürülen biziz, suçlu olan da biziz” çelişkisi kaldığı yerden devam edecek. Hatta bir adım daha ileriye taşınacak ve Müslümanlar bu saldırıdan dolayı kendilerini suçlu hissedecekler, kendilerini cezalandıracaklar. Müslümanlardan taviz istenecek, Müslümanlara “Yumuşayın, dönüşün, değişin” denilecek. Ağzına mikrofonu, eline kalemi alan Müslümanlara akıl verecek. Hayatı boyunca İslam’la ilişkisi olmayan adamlar; ayetler, hadisler, içtihatlar; İslami düşünürlerden aforizmalar yazmaya başlayacaklar. (Bazen laf dilimin ucuna geliyor, “Lan sana ne deyyus, hayatında hangi ayetle amel ettin de bana ayetle akıl veriyorsun. Bu ayetler niye hep bana geçerli, sen niye uymuyorsun ayetlerin hükmüne” demek istiyorum ama yutuyorum, demiyorum.)

Herkes “Aman şöyle yapmayın, sakın böyle yapmayın” demeye başlayacak. Bu sürecin sonunda (sanırım nisan sonu gibi) unutulmaya başlanacak. Bu sırada biz, tam da katillerin istedi gibi, Kılıçdaroğlu’nun salık verdiği üzere, kendi kendimizi suçlamaya, aşağılık kompleksiyle kafire yaranmaya ve “Bizi sevin” diye yalvarmaya devam edeceğiz.

Mayıs ayı geldiğinde DEAŞ adıyla çalışan BND, Mossad ve CIA ajanları sözüm ona intikam saldırıları yapacaklar. Muhtemelen haziran ayında kendine yeni alan tanımı yapmış “DEAŞ 2.0” ile tanışacağız ve bu bahaneyle Müslümanların üzerine daha sert ve daha nokta atışıyla operasyonlar yapacaklar.

Mesela Helal Sertifikaları konusunda Batı’da şöyle haberler dönüyor: “Helal Sertifikasyonu” paraları ISIS’e (DEAŞ’a) gidiyor. Sen istediğin kadar “Ne alakası var” de, dur; hiçbir şey ifade etmeyecek. “Kosher serbest, Helal yasak” çalışmaları hızlanacak. Buna benzer yüzlerce başlıkta Müslümanların alanları daraltılacak, Müslümanlarla ticaret yapanların (satanların değil alanların) önü kesilecek. Camilere mescitlere güya “güvenlik” adı altında yaptırımlar gelecek. Ben, bu yazıyı 17 Mart tarihinde yayınlamış olacağım inşallah. 2-3 ay sonrasını konuşuyoruz, göreceğiz bakalım.

Katilin 74 sayfalık zırvasında (manifesto diyorlar) yazılanlar için bir analiz hazırlıyoruz ama şu notu peşinen söyleyeyim: Bu Haçlı kâfiri de dünyanın bütün ırkçı faşistleri gibi insanların çocuk doğurmasına takmış kafayı. “Müslümanlar çok çocuk doğuruyor” diyor. Sözcü Gazetesi’nin ırkçı faşistlerini hatırlayın; “Suriyeliler bebek maması yiyor, çok çocuk doğuruyor” diye yazılar yazıyorlar. Ulusalcı faşistleri hatırlayın, “Suriyeliler çok çocuk doğuruyor, Kürtler çok çocuk doğuruyor” diye yırtınıyorlar senelerdir; aynı kafa işte.