Kalkınma ve istikrar konularıyla mülteciler sorununun ele alınacağı 17’nci Doha Forumu için Katar’dayım.

Ortadoğu ve Körfez bölgesinin siyasi atmosferi gibi Doha’da hava çok sıcak.

Dışarıda birkaç dakika kalınca kendinizi hemen kapalı ve klimalı bir yere atmak istiyorsunuz.

Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler turizme çok büyük yatırımlar yapsalar da, Basra Körfezi sahillerini beş yıldızlı oteller ve alışveriş merkezleriyle doldursalar da iklim karşısında çaresizler.

Türkiye’nin ve özellikle Karadeniz yaylalarının mis gibi havasıyla yarışmaları mümkün değil.

Son yıllarda Trabzon’a, Ordu’ya ve diğer Karadeniz kentlerine Körfez ülkeleri vatandaşlarının gösterdiği yoğun ilginin nedeni bu.

Yaklaşık 400’ü Katar dışından olmak üzere 600’ü aşkın davetlinin katıldığı forumun en önemli konukları Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir, Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Bubekir Keita, Lübnan Başbakanı Saad El Hariri, Somali Başbakanı Hasan Ali Hayri ve BM Genel Sekreter Yardımcısı Emine Muhammed.

Dün sabah başlayıp bu akşam sona erecek forumun oturum konuları ise şöyle:

“Uluslararası siyaset sahnesindeki değişimler”, “Körfez ülkeleri – İran ilişkilerindeki gelişmeler”, “Siyasi krizler ve Ortadoğu’ya yansımaları”, “İltica sorunu ve ülkelerin politikaları”, “Amerika, Avrupa ve Ortadoğu’da yeni bir politik dönem”, “Uluslararası ticari anlaşmaların ve yatırımın geleceği”, “İltica sorunları ve mültecilerin ekonomik, eğitim ve sağlık sorunları”, “Uluslararası değişimler gölgesinde ekonomik kalkınma ve yatırımın önündeki zorluklar”, “Mülteciler sorununun siyasi ve ekonomik etkileri”, “Ortadoğu’da ve Hindistan Yarımadasında siyasi zorluklar”, “Dünya ekonomisindeki daralma ve güçlü bir dünya ekonomisi inşa etmenin yolları”, “İlticanın mülteci kabul eden ülkelere etkisi”, “Mülteciler sorununun ele alınmasının hukuki ve insani boyutu”, “Uluslararası toplumun ve insan hakları örgütlerinin mülteciler sorununun çözümündeki rolü”, “Hayır kurumlarının ve sivil toplumun mültecilere yardımdaki rolü”, “Medya, kalkınma ve istikrar sorunları, mülteciler krizi”, “Kalkınma ve istikrarın geleceği ve mülteciler krizi”.

Katar Emiri Temim Bin Hamed El Sani’nin açılış konuşmasıyla dün başlayan forum iki gün sürecek.

El Sani konuşmasında dünyada milyonlarca mülteci bulunduğunu ve bunun da milyonlarca hikaye demek olduğunu belirtti.

Filistinlilerin, Iraklıların ve Suriyelilerin evlerini ve topraklarını terketmek zorunda kaldığına işaret etti.

Suriye halkının hiçbir halkın çekmediği sıkıntılara maruz kaldığını söyledi.

Terörün siyasi ve ekonomik sebepleri olduğuna değindi ve gençler arasında radikalliğin yaygınlaşmasının nedeninin baskı altında duydukları öfke olduğunu belirtti.

Terör ve özgürlük mücadelesini birbirine karıştırmamak gerektiğini vurguladı.

Daha sonra konuk devlet başkanları ve başbakanlar konuştu.

İlk konuşmacı Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir idi.

El Beşir, mülteciler sorununa değinerek, Sudan’da mülteci sayısının 2 milyon 200 bine ulaştığını açıkladı.

Sudan’ın mültecilere kapılarını açtığını ve insan ticaretiyle mücadele ettiğini söyledi.

Açılış oturumunda El Beşir’in ardından sırayla Mali Cumhurbaşkanı, Lübnan Başbakanı, Somali Başbakanı ve BM Genel Sekreter Yardımcısı’nı dinledik.

Radikal terör örgütlerinin bunu bildikleri için istikrarı hedef aldıklarını söyledi.

Bir buçuk milyonu aşkın Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Lübnan’ın mülteci sorunuyla tek başına mücadele etmeye gücü olmadığına dikkat çekti.

Mülteciler sorununun çözümünün ilticaya yol açan etkenlerin ortadan kaldırılmasından geçtiğinde tüm konuşmacılar hem fikir.

Asıl cevaplanması gereken soru mevcut dünya düzeninde bunun nasıl gerçekleşeceği.