Sinema öylesine etkili bir kitle iletişim aracı ki, her kesimden insanı müşterisi yapabiliyor. Ülkemizde yakın zamana kadar sinema ile arasında mesafe olan mütedeyyin kesim de yedinci sanatın daimi takipçileri arasında.
Türkiye’de mütedeyyin camia 2002 sonrasında yepyeni bir aşamaya geçti. Zaman geçtikçe bu toplumun asli unsurlarından biri olduğun hissetmeye başladı. Politik ve sosyo-kültürel ortam bunu besledi. Ve bu durum da politik ve sosyo-kültürel ortamı besledi.
2000’lerin başında Türkiye’de tek haneli sayılarda film yapılıyor olması, gişenin de buna bağlı olarak kısır kalmasından 20 yıl sonra bambaşka bir manzara söz konusu. Artık yıllık 150 filmden, 70 milyon civarı da bilet satışından söz ediyoruz (pandemi öncesi son manzara elbette).
İşte bu ahval ve şerait için mütedeyyin kesim de sinema ile arasındaki buzları eritti. Sinemaya gitmek artık dindarlar için de mühim bir faaliyet halini aldı. Hatta genç kitlede ciddi bir sinefil potansiyeli oluştu. Mütedeyyin gençler film çekip festivallerde boy gösterir oldu.
Peki, sinema ile arasındaki soğukluğu gideren dindarlar ‘komedi filmleri’ ile nasıl bir ilişki içinde?
Ülkemizde mütedeyyin kodlarla ya da hassasiyetlere riayet ederek komedi yapan çok az kişi oldu/oluyor. Bense daha çok izleyici kısmındayım.
Dindar izleyici, hassasiyetlerine riayet etmeyen filmlere gidiyor mu?
Gittiği filmleri neye göre seçiyor?
Ülkemizde komedi sineması ciddi bir üretim alanındayken, mütedeyyin izleyici bu formülün neresinde duruyor?
Hassasiyet gözeten filmler, diğerlerine nazaran neden ilgi görmüyor?
Hassasiyet gözeterek yapılan filmlerdeki sorun ne? Diğerleri kadar “iyi” değil mi?
İzleyicinin böyle bir derdi var mı?
Dindar izleyicinin böyle bir derdi var mı?
Bir de üretici açısından bakalım…
Bir tarafta komediyi uçkura indirgeyen ya da hassasiyet gözetmeyen filmler varken, diğer tarafta hassasiyet gözettiğini iddia eden fekat komediyi şive yapmak ve kaba durum gösterisinden ibaret sunan manzara var. Neden?
Hepiniz kabul edersiniz ki komedi zeka işidir.
Bir de sanatsal zeka söz konusu olduğunda iş daha da zorlaşıyor.
Peki, mütedeyyin kesimde bu sanatsal zekada film üretecek kaç kişi var?
Ve izleyici, bu üretim durumunda ne tepki verecek?
Bende bu soruların bazı cevapları ama sizin cevaplarınıza bırakıyorum yazının kalan kısmını…