Dünya tarihinde milletleri üst üste felaketlerin, acıların ve hüzünlerin bunalttığı yıllar zaman zaman olmuştur. Kıtlık, sel, yangın, deprem ve uzun süren savaşların etkisinden toplumların bunaldığı, yüzbinlerce veya milyonlarca insanın bu girdaplarda kıvranarak hayata veda ettiği bilinmektedir. Yakın tarihte dünyada yaşayan tüm toplumların derinden hissettiği en büyük felaket, dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı yıllarıdır. Savaş, kıtlık, açlık, salgın hastalıklar ve milyonların telefatı hayata damgasını vurmuş, o günün dünyasında yaşayan insanlar bir şekilde oluşan bu atmosferin acısından az veya çok tatmışlardır.
Dünyanın topyekûn aynı anda yaşadığı sıkıntı olarak 2020 yılının da gelecek dönemlerde ayrı bir yeri olacaktır. Bu yıl, salgın hastalığın dünyayı kasıp kavurduğu, milyonlarca insanın hayata veda ettiği, ülkeler ve kıtalararası ulaşımın durduğu, hayatın topyekûn sekteye uğradığı bir zaman olarak tarihte yerini çoktan almıştır.
Nasıl ki geçmiş asırlarda milyonlarca insanı zamansız alıp götüren, insanların yüreğine acılar bırakan salgın hastalıklar geldikten bir-iki sene sonra kaybolup gitmişlerse, hayatımızı olumsuz etkileyen Kovid-19 salgınının da sona ereceğini ve eski günler gibi rahat yaşamın kısa zaman içinde geleceğini biliyoruz.
Aşının bulunması ve dağıtımının başlaması bu salgının bitiş sürecine gireceğinin işaretleridir.
Bu topraklarda yaşayan ve İslam kültürü içinde hayat süren bir birey olarak, geride bıraktığımız yıl, Müslüman toplumlar için de acıların ve felaketlerin yaşandığı bir yıl olarak tarihte yerini almıştır.
Doğu Türkistan’da anavatanlarında sömürgeci Çin tarafından soykırıma uğrayan Uygur Türklerinin dramları yürekleri yakmaktadır. Doğu Türkistan coğrafyası milyonlarca Türk için bir cezaevi haline getirilmiş, aileler dağıtılmış ve bir millet dünyanın gözleri önünde karanlıklara hapsedilmiştir.
Arakan’da yaşanan zulüm utanç verici boyutlardadır. Sadece Müslüman olduğu için insanların yuvaları ve mahalleleri yakılmakta, mülklerine zorla el koyulmakta, elleri kolları kesilmekte ve dünya Budist vahşetini sessiz sedasız izlemektedir.
Yemen, Libya ve Suriye iç savaşı, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da istikrasızlıktan yollara düşen, hayatlarını aç susuz ve perişanlıktan kaybeden yüzbinlerce masum insanın hikâyesi, insan muhayyilesinde korkunç izler bırakacak düzeydedir. Sadece doğuda değil, batıda da gittikçe artan İslam/Türk düşmanlığı çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.
Genel olarak sömürgeci devletler, enerji kaynaklarına sahip olma sevdasıyla doğu üzerine yaptıkları yığınaklarını 2020’de daha da artırmışlar ve açtıkları cephelerle oluk oluk insan kanının akmasına sebep olmuşlardır.
Afrika, Ortadoğu, Asya ve Uzak doğudan açlık, rejimlerin baskısı, terör ve iç savaş sebebiyle insan gruplar halinde, her yıl doğudan batıya doğru akın etmektedir. Geride kalan yılda da hafızalarda yer edinen, şişirme botlar içinde denizlerde boğulan yüzlerce kadın, çocuk veya batıya ulaşsa da her mahfilde hakarete uğrayan masumların görüntüleridir.
Velhasıl 2020 yılı, birçok açıdan önceki dönemlere göre toplum hafızasına çok olumsuz görüntüler bırakmıştır.
Hukuksuzlukları, adaletsizlikleri ve zulümleri görünce “Acaba dünyanın sonu mu geldi” dedirtecek görüntülerin ve gerçeklerin ortadan tamamen kalkması temennisiyle, yeni yılın sağlık ve mutluluk getirmesini diliyorum.