Tohum, tarım, gıda... Türkiye’nin olmazsa olmazları.

Tarımsal üretimde ilaç diye kullanılan zehirli maddelere karşın alternatif, çevreci yeni yöntemler geliştiriliyor.

Böylece hem daha sağlıklı sebze ve meyve üretebileceğiz hem de dışa bağımlılığın önüne geçmiş olacağız.

Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde stratejik tarımsal çalışmalar yapan Tagem (Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü) diye bir kurum var. Bu kurum hemen her gün yeni araştırmalar yapıyor ve yeni başarılara imza atıyor.

Son çalışmalarında ise bor ve silikon bileşiklerinden pestisit kalıntısı bırakmayan bitki koruma ürünü geliştirdiklerini ilan ettiler.

Araştırmalar tamamen yerli kaynaklar kullanılarak yapılıyor. Bitkisel üretimde insan sağlığını tehdit etmeyen bitki koruma ürünleri geliştirilmeye çalışılıyor.

Bu detay hayli dikkati çekici…

Biraz da bu ürünün ilk deneme sonuçlarına bakalım.

Örneğin sera domatesinde zarara yol açan yaprak biti ve narenciyede ürün kaybına neden olan unlu bite karşı etkili olduğu ispatlanmış.

Ve ürün Türkiye genelinde kullanılmaya başlanmış. Yetmedi! Bu özellikli ve insan dostu “besleme” ürün Azerbaycan başta olmak üzere Fas, İran, Mısır ve Gürcistan gibi ülkelere satılacak duruma gelmiş. Bu konuda gerekli görüşmeler ve saha çalışmaları devam ediyor.

Bu demektir ki küresel sözde ilaç (zehir) patronları rahatsız olacak; kovanlarına çomak sokulmuş olacak, kârlarını kaybedecekler.

Buradan bir uyarı yapmak istiyorum.

Geçmiş dönemlerde benzer saldırı, engelleme, sabotaj durumlarıyla karşı karşıya kalan çok sayıda kurumumuz oldu.

Bana düşen, testi kırılmadan uyarıyı yapmak. Bu ve benzeri kurumlar ve söz konusu kurumların çalışanları koruma altına alınmalı. Bu insanların kişisel ve kurumsal güvenliği sağlanmalı, çalışma ortamları iyileştirilmeli.

 ‘Fatih Çolak’ların sayısını artırmalıyız!

Türkiye’nin yakın tarihte kaybettiği en önemli hazinelerden birisi “atalık tohumlar” diye düşünüyorum.

Fıtratını muhafaza eden, DNA’sına müdahale edilmemiş, uzun yıllardır Anadolu’da kullanılan tohum çeşitlerinin tümüne ata tohumu diyoruz.

Sürdürülebilir gıda üretimi için, sağlıklı bir yaşam için, unutmak üzere olduğumuz damak tadını muhafaza etmek için ata tohumları büyük önem taşıyor.

Evet…

Stratejik öneme sahip ata tohumlarımız birer birer kayboldu, kaybolmaya da devam ediyor!

Böylesi bir zamanda gönüllülük esasına göre öne çıkan bazı isimler dikkati çekiyor. Onlar bu ülkenin adanmış isimleri; kahramanlarımız…

Bu kişilerden birisi de Fatih Çolak isimli bir gönüllü.

Kendisini sosyal medya üzerinden fark ettim. Yaptığı tek iş, gönüllülük esasına göre tohumları Türkiye’nin hemen her köşesine ulaştırmaya çalışmak.

Kendi imkânlarıyla bitkiler yetiştiriyor, sebze ve meyve üretiyor. Elde ettiği tohumları da insanlarla paylaşıyor.

Fatih Çolak bir web yazılımcısı. Genlerinde Türkiye sevdası, ellerinde toprak kokusu hiç eksilmemiş. 

Bundan 15 yıl önce evinin balkonunda başladığı ata tohumu üretme sevdası, 2019 yılında tam zamanlı işe dönüşmüş.

Tüm zamanını sadece ata tohumları ile mahsuller yetiştirmeye ve organik meyveler için fide yetiştirmeye harcamaya adamış. Bu konuda da kararlı; sonraki dönemde de zamanının tamamını ata tohumu üretmeye ve dağıtmaya harcayacağını ifade ediyor.

Trabzon’un Arsin ilçesinden tüm Türkiye’ye umut dağıtıyor. Elde ettiği ata tohumlarını paylaşıyor. Tabii olarak paylaştıkça çoğalıyor, çoğaldıkça umutlarımız artıyor.

Yaptığı fedakârlıkları büyütmeyi sevmiyor. Ata tohumu üretme çalışmalarını bir proje olmaktan ziyade iyilik hareketi olarak görüyor.

Yaptığı fedakârlıklardan keyif alan bu koca yürekli insanı tebrik ediyorum.

Fatih Çolak gibi kahramanlarımızı korumalı, sayılarını çoğaltmalıyız!