Felaket zamanlarında insanlar sıkıntılarını unutup birbirlerine kenetlenirler. Bu durum ortak başarılarda da tezahür eder. Kederde ve sevinçte beraber olmak, millet olmanın gereğidir. İnsanın kendi hatasından kaynaklanmayan felaketler karşısında dayanışması daha kolay oluyor. İnsanın sebep olduğu savaş, zulüm, hayvan ve çevre haklarına tecavüzün engellenmesi yeryüzünde yaşayan iyilerin sorumluluğundadır. Eğer iyiler insanlardan kaynaklanan kötülükleri ortadan kaldırmazlarsa zulüm onlara da dokunacaktır. Bu manada iyi bir imtihan verdiğimiz söylenemez.
Deprem, sel, kuraklık gibi virüs de ortak bir felaket olarak insanlığın kapısını çaldı. Daha önce veba olarak bölgesel bazda insanoğlunu ziyaret etmişti. Tarih ve kaynaklar buna şahitlik etmektedir. Bu defa uzaklardan Çin diyarından korona virüs adıyla geldi. Küçük fitne ne ağa dinliyor ne paşa… Başbakanları, bakanları yere sererek sınıf çatışmacılarının malzemelerini elinden aldı.
Kederlerden çıkar devşirmek, onları ekonomik, sosyal, siyasal ranta dönüştürmek insan olmanın en düşük seviyesidir. Bu kesimin bir millette sayısı ve etki gücü ne kadar az olursa huzur ve barış o kadar çok olur. Dünya felaketin eşiğinde, insanlar can derdindeyken ölü evinde dans etmek için çırpınan tipler var hala aramızda. Bunlarla yeryüzünde ortak bir “söze” gelmenin imkânı görünmüyor. Onların zararları sözden başka bir şey değilse kendi hallerine bırakmak daha doğru olacaktır.
Gücü elinde bulunduranlar sözü daha yumuşak, daha hoşgörülü söylemek durumundadır. Düşman çoğaltma zamanı değil dost kazanma zamanıdır. Herkesi kuşatmak yardım ve merhamet elini uzatmak elinde imkânı olanların işidir. Yoksulun ve mazlumun imtihanı canı iledir. Malın, mülkün ve makamın imtihanı adalet, hoşgörü, cömertlik, mertlik iledir. Güç sahipleri gönüllere dokunamıyorsa sonlarının iyi olamayacağını bilmeleri gerekir. Yunusun dediği gibi bir gönül kırdın ise kıldığın namaz değil…
Yaşadığımız günler gönül kazanma, dayanışma günleridir. Başkalarının iyi ve düzgün olmasını bekleme değil kendimizin iyi düzgün olma zamanıdır. Doğruluğu, iyiliği, cömertliği hep karşımızdakinden bekleriz, hiç kendimize sormayız “ben niye iyilerden değilim ?” Zor zamanlarda başkalarından beklentiler de artmaktadır. Bunun da ilacı diğerkâm olmaktan geçer. Olduğun yerde direnmenin anlamı yok biraz karşı tarafa geç ve onun yerine kendini koy ondan sonra değerlendirme yap.
Şimdi tefekkür, şükür ve sabır vaktidir. Virüsten korunmak için tavsiye edilen öneriler size bir yerden tanıdık gelmiyor mu? Ellerini yıka, temiz ol. Temiz besinlerle ölçülü beslen. Hareketlerinde ölçülü ol. İşi ehline ver. Tedbir al sabırlı ol. Gönlünü temiz tut. Bu güzel hayati tedbirler yitirdiğimiz değerlerimiz. Hepten yitirdiğimizi söylemek haksızlık olur. Biraz işe manevi kavramlarla bakalım. Hadesten, necasetten taharet, abdest, temiz kıyafet, helal ve temiz yiyecek, tedbir ve sabır… Ve daha niceleri… İlmihal kitapları okunmak için sizi bekliyor.
Şimdi hep beraber değerleri kuşanma vaktidir.