Yokken var edildik; varlık âleminde yer edindik.
Ne cismimiz ne de ismimiz vardı; cismimizle birlikte bir ismimiz oldu.
Bilinmezdik bilindik; tanınmazdık tanındık.
Bizi yaratan kudretin, Allah’ın varlığından haberdar edildik ve O’ndan başka ilah olmadığına şahitlik ettik.
Varlık sahibi kılındığımız gibi, varlığımızın farkında olan bir donanımla yaratıldık.
Bizi var eden iradenin açtığı hayat alanında kendi seçimlerimizle hayat yolculuğunu sürdürüyoruz.
Bir ömür boyunca mutluluğun peşinden koşarız ama daimi mutluluğu bu dünyada elde edemeyiz.
Hesaplarımız, planlarımız hep daha fazla mutlu olmaya dönüktür.
Ölüm biz Müslümanlar için bir son değil, bir sonraki hayatın başlangıcıdır.
Dünya ahiretin tarlasıdır.
Buradaki ekileni ahirette biçeriz. Burada ektiklerimiz ve ettiklerimiz ahirette meyve verir.
Ekmeyen biçemez; dikmeyen bekleyemez.
Ahirette mutlu olanlardan, sevinenlerden olabilmek için dünyada iyilik ve güzellik tohumları ekmek gerekir.
Hayat durmak ve duraksamaksızın akan bir ırmak gibidir.
Hayat ırmağı tekdüze, monoton bir şekilde akmaz.
Hayat bir okyanus gibidir; bu okyanusta sular kimi zaman durgun, kimi zaman devinimlidir.
Kimi zaman tsunamiler yaşarız, kimi zaman sütlimandır halimiz.
Fırtınalı günler yaşarız; hep kendimizi ve sevdiklerimizi güvenli limanlara taşıma gayreti içerisinde oluruz.
Kimi zaman sıkıntılar peş peşe gelir, bunalırız.
Kimi zaman sevinçlerimize sevinçler eklenir, rahatlarız.
Ama dünya hayatı nihayetinde geçicidir.
Geçici olan hiçbir şey insanda kalıcı mutluluk oluşturamaz.
Kalıcı olmayan mutluluk insanı tatmin etmez.
İnsan, mutluluğun peşinden bir ömür boyu koşturur.
İnsanın kalıcı mutluluğu yakalayıp yakalamaması, netice itibariyle son bulacak dünya hayatını aşan bir hakikatin izlerini takip edip etmemesi ile ilgilidir.
Hakikatin izlerini takip edenleri, içlerinde ebedi kalacakları mutluluklar, güzellikleri diyarı beklemektedir.
İnsan için yeryüzünde en fazla mutlu olduğu anlar bayram günleridir; insan bu günlerde daha fazla mutlu olur ya da olmak ister.
Mutlu olduğumuzda ‘bayram etmek’ tabirini de o yüzden kullanırız.
Bayramlar kardeşliğin, barış ve huzurun, birlik ve beraberliğin hakim olduğu günlerdir.
Bugünler daha fazla kardeş olmaya, birlik ve beraberliğimiz üzerinde daha fazla durmaya ihtiyacımız olduğunu hatırlatır.
Tüm insanlığın mutluluk, barış ve huzur içerisinde olması için çabalaması gereken bizlerin, yani kalıcı mutluluğun taliplilerinin, birlik, beraberlik, kardeşlik ve insanlık adına daha fazla sorumluluk yüklenmesi gerekiyor.
Bayramın, sevincin ve mutluluğun büyüğünü ahirette sorumluluklarını îfa etmiş, kardeşliğin ve insanlığın gereklerini yerine getirmeye çalışmış gönül erleri yaşayacaktır.
Bayram asıl o zaman bayram olacaktır.