Bayram ve hüzün yan yana gelmeyecek ya da getirmeye gönlümüzün varmadığı iki kavram.
Bayram denince akla ilk gelen şey neşe, sevinç ve sevdiklerinizle birlikte olmaktır.
Bu anlamlı günler, insanların yüzlerindeki tebessümleri ve bir araya gelmenin verdiği mutlulukla doludur.
Bayramlar sevinç, mutluluk ve birlik, beraberlik zamanlarıdır.
Bayram böyle olduğu zaman anlamını bulur.
Aile fertleri ve dostlar bir araya gelir, birlikte vakit geçirir ve sevgi dolu anılar oluştururlar.
Bu özel günler, kalplerde derin izler bırakır.
Bu duygular, mü'min için cennetin ödül olarak verildiği anı hatırlatır.
İmtihanlarla geçmiş bir dünya hayatı, çetin bir hesap ve akabinde yüzleri ağartacak bir ödül.
Mü’min için nihai bayram; amel defterini sağ elinden aldığı gün, cennete meleklerin esenlik dileğiyle girdiği gün olacağını düşünürüm hep.
Dünyadaki sevinç her zaman kalıcı değildir.
Geçici olanda kalıcı şeyler aramamız beyhude olur.
Dünya hayatının geçici ve değişken doğası belki de kötü kalplilerin, kalplerini kötülüğe ve merhametsizliğe terk edenlerin eliyle bazen hüzün bulutlarının da bayramların üzerine çökebileceğini gösterir.
Dünyadaki sevinçler sınırlıdır ve kimi zaman bayramlarımıza hüzün de karışır.
İnsanlar, hayatın getirdiği zorluklarla mücadele ederken, kimileri üzerlerine düşen bombanın bıraktığı acı ile karşı kaşıya iken bayramlarında bile kayıpların ve acıların hüznüyle yüzleşebilirler.
Merhametten nasibini almamış insanların geride nasıl acı bıraktığını bilmem anlatmama gerek var mı?!
İyilik ve güzellik ekenler ile kötülük ve bozgunculuk yapanların akıbetleri asla bir olmaz.
Herkes, ektiği tohumların meyvesini bir gün alır; ama mutlaka alır.
Bayramlar, huzurun ve barışın temsili gibidir.
Ancak bu huzur ve barış, sadece dışsal değil, içsel bir durumdur.
İçsel huzuru bulamayanlar, dışarıda da huzur yaratamazlar.
Bayramlar, acı ve üzüntüye yer olmayan günlerdir.
Ancak bazen hüzün, bayramların coşkusunu gölgeleyebilir.
İnsanlar, masumiyetin kaybedildiği anlarda huzursuzluk hissederler ve bu da bayramların tadını eksiltebilir.
İnsanlık olarak barış, adalet ve esenliğin yanında durmalıyız.
İnsanlık olarak mazlumun ve masumun tarafında yer almalıyız.
Çünkü insanlığımız, vicdanımız bize bunu söyler.
Coğrafyamızdaki acıların dindiği, sevinç ve huzurun arttığı bayramların çok yakın olması duasıyla, birlikte daha güzel günlerin geleceğine olan inancımız tamdır.