İsrail’de dün yapılan seçimlerden mevcut başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nin birinci sırada çıkması için uluslararası ve bölgesel güçler adeta seferber oldu.
ABD Başkanı Donald Trump, Netanyahu’nun Washington ziyareti sırasında işgal altındaki Golan Tepeleri üzerinde İsrail egemenliğini tanıma kararına imza atarak İsrail Başbakanı’na altın tabakta seçim hediyesi sundu.
Rusya’nın talebiyle harekete geçen Suriye rejimi, 1982’de İsrail ve Suriye arasında yaşanan savaştan bu yana kayıp olan üç İsrailli askerden Zachary Baumel’in kalıntılarını Şam yakınlarında gömülü olduğu yerden çıkararak İsrail’e gönderdi ve Netanyahu’nun “Bu, başbakan olarak geçirdiğim yıllar boyunca yaşadığım en duygusal anlardan biri” diyerek duygu sömürüsü yapmasını sağladı.
Netanyahu, seçim öncesi bir hamlede daha bulunarak, yeniden başbakan olması halinde Batı Yaka’daki Yahudi yerleşkelerini İsrail’e ilhak edeceğini açıkladı.
Bütün bu desteklerin ve vaatlerin seçmeni ne kadar ikna ettiği ve sandığa nasıl yansıdığı sonuçlar açıklanınca ortaya çıkacak.
Bu arada yine dünkü seçimden hemen önce sosyal medyada bir harita dolaşıma sokuldu.
Gelecekte kurulacak Filistin devletinin sınırlarını gösterdiği öne sürülen haritada Sina Yarımadası’nın bir bölümü Gazze Şeridi’ne eklenmişti.
İsrail’in Filistin davasını tasfiye için böyle bir hayali olduğu sır değil.
Hatta Trump’ın Yüzyılın Anlaşması kapsamında Sina Yarımadası’nın söz konusu bölgesini satın almak için Abdülfettah Es-Sisi’yle anlaştığı iddia ediliyor.
Şayet bu iddia doğruysa satın alınan toprağın bedelinin Mısır’a ABD veya İsrail tarafından değil Körfez ülkelerince ödeneceğini de söyleyebiliriz.
Gazze Şeridi ve Sina Yarımadası’nın bir bölümü üzerinde Filistin devleti kurulursa Batı Yaka ve Kudüs tamamen İsrail’e kalmış olacak.
Yani İsrail’in işgal altındaki Batı Yaka’dan çekilmeye hiç niyeti yok.
Netanyahu da zaten Yahudi yerleşkelerinden tek bir tanesinin dahi boşaltılmayacağını açıkça söylüyor.
Batı Yaka’daki yerleşkelerin İsrail’e ilhakı hakkındaki açıklaması da sıradan bir seçim vaadi değil.
Aynı zamanda işgal rejiminin kirli emellerini deşifre ediyor.
Uluslararası hukukun yasa dışı kabul ettiği Yahudi yerleşkeleri Batı Yaka’nın toplam arazilerinin yüzde 46’sını teşkil ediyor.
Yaklaşık 700 bin Yahudi yerleşimcinin yaşadığı yerleşkeler Batı Yaka’nın tek bir bölgesinde kurulu değil.
Bilakis dört bir yanına dağılmış haldeler.
Dolayısıyla Yahudi yerleşkeleri ve aralarındaki bağlantı yolları, onlarca askeri kontrol noktası Batı Yaka’yı kantonlara bölerek Filistinlilerin yaşadıkları bölgeleri birbirlerinden koparıyor.
Böyle bir durumda, yani Yahudi yerleşkeleri boşaltılmadan ve askeri kontrol noktaları kaldırılmadan Batı Yaka’da bir Filistin devletinin kurulması zaten mümkün değil.
Geçenlerde gelişmeleri yakından takip eden Filistinli bir arkadaşımla konuştum.
Yüzyılın Anlaşması projesiyle ilgili tüm ayrıntıları bildiklerini söyledi.
Amerika’nın, İsrail’in ve bazı Arap ülkelerinin desteklediği projeye göre Gazze Şeridi ve Sina Yarımadası’nın bir bölümünde bağımsız bir Filistin devleti kurulmasının ve başına da Gazzeli Muhammed Dahlan’ın geçmesinin planlandığını anlattı.
Projenin hayata geçmesi halinde Abbas sonrası için kıyasıya bir yarış içinde olan Fetih liderlerinden her birinin Batı Yaka’da bir kantonun yönetimiyle yetinmek zorunda kalacağına dikkat çekti.
Gazze halkını boğmak ve Hamas düşmanlığı, Fetih liderlerinin gözünü o kadar kör etmiş ki Batı Yaka’yı tamamen kaybetme tehlikesinin her geçen gün daha da yaklaştığını göremiyorlar.