Antikahraman diye bir şey var. Adı üstünde, normalde yaptıkları tasvip edilmeyecek biridir. Fekat öyle bir kurgulanır ki, mevcut sistemin çarpıklıkları içinde hedef kitlenin benimseyeceği ve hatta destekleyeceği biri haline gelir.

Esasında kahraman olamaz. Evrensel insani ve hukuki (tartışmalı kavramlar elbet) sınırların dışında bir hayatı ve hikâyesi vardır. Diğer taraftan, yine sistemin getirdiği mağduriyetler ve hukuksuzluklar çerçevesinde yine evrensel ve hukuki (tartışmalı demiştim işte) sınırların dışına çıkılması gerektiğinde gözünü budaktan sakınmadan çıkan kişidir.

Cesurdur antikahraman. Yasaları ihlal eder. Ne hikmetse bu ihlaller ve sınır dışına çıktığı haller kabul edilebilecek çerçeveye girer.

Temel çekici mod ise farklı olmak…

İnsanın ve insanlığın sorunlarını çözer. Maksadı doğrudan bu olmasa da bir şekilde başarır. Kanunların yapamadığını yapar. Robin Hood değil. Bizim Robin zenginden alıp fakire veriyor. Doğrudan maksadı bu. Kısmen antikahramana girse de artık misaller daha sert ve kırıcı.

Batman serisinin Kara Şövalye bölümündeki Joker biraz böyle. Adam dünyanın köküne kibrit suyu salıyor. Ama her nasılsa filmde kendisine karşı sempati besliyoruz.

Hollywood, neredeyse varlığını ve diğer dünya sinemalarıyla arasındaki kapanamaz mesafeyi antikahraman senaryolarına borçlu.

Malum, zamanın ruhu zamandan bağımsız ilerliyor. Ve zamanın ruhu dediğimiz şey zamandan hayli bağımsız.

Peki, özellikle gençlere çekici gelen antikahraman meselesi çıkmazlarımızdan biri olabilir mi?

Antikahramanları kahraman ilan etmekte beis görmüyoruz ya… Gençlerimiz bu antikahramanların hayatı algılayışı ile karşımıza gelebilir mi?

Sormak bile abes…

Gençlerimizi son yıllarda en çok besleyen şey bu antikahramanların görüş açıları…

O sebepten, bu toprağa ait bakış açısına sahip nesillerin yetişmesinde ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.

Kahramanlığın, dünya kurtarmak olmadığını anlatmak gerek. En yalın haliyle insanın insana insan gibi davranabilmesinin, hak ve hukuka riayet edilmesinin en büyük kahramanlık olduğunu anlatabilmemiz lazım.

Elbette büyük davaların, büyük adamları ve kahramanları var, oluyor, olacak. Bunlar da anlatılmalı ve anlatılmasına yol açılmalı. Fekat temel olarak antikahraman sorunumuza panzehri bulmamız gerekiyor.

Nesilleri yetiştiren en genç ve etkili muallimin sinema olduğunu düşünecek olursak, antikahraman babında da sinemada ciddi politikalar izlenmesinin ehemmiyeti ortaya çıkar.