Birleşik Arap Emirlikleri hesabına çalışan iki ajan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet İstihbarat ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün ortaklaşa operasyonuyla geçenlerde İstanbul’da gözaltına alındı.

Filistin vatandaşı iki ajanın Hamas ve Fetih’in Türkiye’deki faaliyetleri ile İstanbul’a yerleşen Körfez ülkeleri vatandaşlarını takip ettikleri, Müslüman Kardeşler Cemaati liderleri hakkında bilgi topladıkları belirtildi.

Ajanların ayrıca Fetih’ten kovulan Filistinli lider Muhammed Dahlan’la bağlantılı oldukları, Kaşıkçı cinayetinden hemen sonra İstanbul’a gelen ajanların cinayetle bağlantısının olup olmadığının araştırıldığı kaydedildi.

Dahlan, İzzeddin El-Kassam Tugayları tarafından kovulmadan önce Gazze’de Koruyucu Güvenlik biriminin başındaydı.

1993’te FKÖ ve İsrail arasında Oslo Anlaşması’nın imzalanmasının ardından Filistin’e dönen Dahlan’ın görevi, Gazze Şeridi’nde işgal güçlerine yönelik direniş eylemlerine engel olmaktı.

İsraillilerle ilişkileri o dönemde de gayet iyiydi.

Güvenlik ve istihbarat konularında deneyimli adamlarıyla birlikte 2007 yılında Gazze Şeridi’nden kaçtı ve Abu Dhabi’ye yerleşti.

Daha önce emrinde çalışan kişilerle oluşturduğu çeteyi Muhammed Bin Zayed’in hizmetine sundu ve danışmanlığını yaptığı Abu Dhabi Veliaht Prensi’nin kirli işlerini yürütmeye başladı.

Dolayısıyla İstanbul’da yakalanan iki Filistinlinin Dahlan’la bağlantılı olmaları da BAE istihbaratı hesabına çalışmaları da şaşırtıcı değil.

Ayrıca casusluk konusunda Abu Dhabi’nin suç dosyası epey kabarık.

Geçen yıl Kasım ayında gözaltına alınan beş BAE ajanı şu an Umman’da yargılanıyor.

Ankara-Abu Dhabi ilişkileri uzun süredir gergin.

Bu yeni gelişmenin gerginliği daha da artıracağında şüphe yok.

Boyutunu ise yürütülen soruşturmanın neticesi ve bir takım soruların cevapları belirleyecek.

Yakalanan ajanların faaliyetleri sadece bilgi toplamakla mı sınırlı yoksa daha başka şeyler de var mı?

Türkiye’de kimlerle irtibat kurdular?

BAE istihbaratının toplanan bilgilerle yapmak istediği ne?

Muhammed Bin Zayed’in zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan BAE’li muhaliflere yönelik eylem planları söz konusu mu?

Bu arada, Kaşıkçı cinayetiyle herhangi bir bağlantılarının olup olmadığı da netleşecek.

BAE medyası ve trolleri, aynı şekilde Suudi Arabistan medyası ve trolleri, Türkiye’yi “güvenliğin olmadığı bir ülke” olarak göstermek için yoğun çaba sarf ediyor.

Özellikle sosyal medya üzerinden yürütülen bu kirli kampanyanın siyasi ve ekonomik hedefleri var.

Her şeyden önce Arap gençliğinin zihnindeki “başarılı ve örnek lider Erdoğan” imajını yok ederek, Cumhurbaşkanı’nın ülkeyi felakete sürüklediği algısını oluşturmaya çalışıyorlar.

İkincisi, Türkiye’yi kendisine sığınan muhalif Arapları koruyamayan bir ülke olarak göstermek istiyorlar.

İstihbarat faaliyetleriyle muhaliflerin İstanbul’da örgütlenmelerini engellemeyi ve gerekirse çalışmalarını sabote etmeyi planlıyorlar.

Bir diğer hedefleri ise son yıllarda ülkemize yoğun ilgi gösteren Arap turistleri kaçırtmak ve turizm üzerinden Türkiye ekonomisine darbe vurmak.

BAE ajanlarını “turist” gibi gösterip “Türkiye Körfez ülkesinden gelen turistleri gözaltına alıyor” şeklinde propaganda yapmaları şaşırtıcı olmadı.

Kaşıkçı cinayetinden sonra da aynısını yapmış ve medyada resimleri yayınlanan suikast timi üyelerinin sıradan turistler olduğunu ileri sürmüşlerdi.

Mal varlıklarına el konulmasından korkan Arap iş adamlarının yatırımlarını Türkiye’ye kaydırmalarının ve Arapların ülkemizde gayrimenkul satın almalarının önüne geçmek istiyorlar.