Arap sokağını yakından takip edenler, medya aracılığıyla Türkiye’ye karşı yürütülen karalama kampanyalarının Arap dünyası ayağında başrolü Birleşik Arap Emirlikleri’nin oynadığını bilir.

Paralelcilerin Türkiye’yi, AK Parti’yi, Erdoğan’ı ve Davutoğlu’nu kötü gösterebilmek için harcadıkları çabanın bir benzerini sahip olduğu veya yönlendirdiği gazete ve televizyonlarla Abu Dhabi de yürütmektedir.

“Siyasal İslam”a ve Arap Baharı’na savaş açan BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed, aynı zamanda yeminli Erdoğan düşmanıdır.

Bunun değişmesi de imkansız gibidir.

Gezi kalkışması ve 17 Aralık süreçlerinde Arap kamuoyuna Türkiye’yle ilgili asılsız haberler ve çarpıtılmış bilgiler pompalayan BAE medyası, bu tavrını hâlâ sürdürmekte.

Son dönemdeki politikaları nedeniyle “Körfez’in İsrail’i” olarak adlandırılan BAE’ye göre Türkiye’de demokrasi tehlikede ve insan hakları yerlerde…

Erdoğan da fakir halkın paralarıyla kendine kocaman bir saray yaptıran diktatör…

Bu saray konusunda Arapça bir makale yazmıştım.

“Gelin Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile sizin saraylarınızı karşılaştıralım, hangisi kaça mal olmuş bir kıyas yapalım” teklifinde bulunmuş ve “Erdoğan en fazla 10 yıl sonra o saraydan ayrılacak. Daha sonra o sarayda oğlu veya kızı oturmayacak. Seçimi kazanırsa o sarayda Kılıçdaroğlu dahi oturabilir. Ya sizinkiler saraylarını ne zaman terkedecek ve daha sonra oralarda kimler oturacak?” diye sormuştum.

Ne teklifime ne de soruma cevap alabildim.

BAE, Türkiye aleyhinde oldukça yoğun bir propaganda yürütürken – maalesef – Türkiye’de bu ülkeyle ilgili bilinenler genelde magazin haberlerinden ibaret.

Oysa Mısır’ın darbeci katiline verdiği sonsuz destek ve Libya’daki kirli rolü bir yana, BAE’de çok ciddi zulüm ve insan hakları ihlalleri yapılıyor.

“IyâlZayed”in zulmünün son örneği, düşünce suçlusu İsa Halife El Suveydi’nin üç kızkardeşinin 15 Şubat’tan bu yana gözaltında tutulması.

Esma, Meryem ve El Yaziye’nin (Asma, Mariam, Alyazia) tek suçu, Twitter’da kardeşleri İsa Halife El Suveydi’yi (EssaAlsuwaidi) özlediklerini yazmaları ve kardeşlerinin gözaltında tutulmasını eleştirmeleri.

Üç kız kardeşin bir aydır nerede tutuldukları bilinmiyor ve avukatlarının dahi Esma, Meryem ve El Yaziye’yi görmesine izin verilmiyor.

Üç kardeş, anneleriyle birlikte 15 Şubat’ta ifade vermeye gidiyor ve annelerine kızlarının bir süre daha alıkonulacağı söyleniyor.

Zavallı anne daha sonra kızlarını sormak için müracaat ettiğinde ise Esma, Meryem ve El Yaziye’nin orada olmadığı bildiriliyor.

Pazartesi günü Ankara’da BAE Büyükelçiliği önünde protesto gösterisi düzenlendi.

Gösteriye katılanlar, sebepsiz yere gözaltında tutulan kız kardeşlerin derhal serbest bırakılmaları çağrısında bulundu.

Onlarca Arap aktivist geçen hafta Çarşamba günü de BAE İstanbul Başkonsolosluğu önünde benzer bir eylem gerçekleştirdi.

Uluslararası kamuoyu BAE’deki insan hakları ihlalleri karşısında sessiz.

İnsan hakları örgütlerinin tepkileri de yeterli boyutta değil.

Türkiye insanı, medyası, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleri, tüm dünya görmezden gelse dahi, BAE zindanlarında haksız yere tutulan o üç mazlum kadına sahip çıkmalı ve tepkisini göstermeli.