Başlığa bakıp Ankara’nın hangi siyasi konuda sessiz kaldığının çıkarımını yapmaya kalkışmayın. Gerçek ve fiziki anlamda sessizliği anlatıyor. Ankara hem iç siyaset açısından hem de dış siyaset gündemi açısından daima hareketli günler yaşıyor. Virüs bile Ankara’nın siyasi hareketliliğini azaltamadı.
Yaklaşık 4 aylık az hareketli ya da hareketsiz dönemden sonra yolumuz Ankara’ya düştü. İstanbul’dan Ankara’ya araçla gittik. Yol boyunca yoğun araç trafiği ve mola yerlerinin doluluğu karşısında şaşırmadım desem yalan olur. Çok sayıda tır ve yük kamyonu menzillerine doğru ilerliyorlar. Kamyon trafiğine bakarsak ekonomik hayat hız kesmeden devam ediyor.
Mola yerlerinin oto parklarında Türkiye’nin her yerinden araçlar yanında Avrupa plakalı da çok sayıda araç gördük. Yemek ve alışveriş mekânları tıklım tıklım dolu. Maskeli dolaşanların sayısı ise oldukça az.
Şehirlerarası yoğun trafiğe rağmen Ankara sakin ve sessizliğe bürünmüş. Sokaklar, caddeler boş. İnsan biraz tedirgin oluyor. Burası 4 yıl üniversiteyi okuduğum, sık sık geldiğim bir şehir olması sebebiyle bildiğim bir yer. Ankara yeşil ve modern bir şehir; son yıllarda yapılan şık ve modern binalarla daha da büyümüş serpilmiş görünüyor. Şehir trafiği az olunca Ankara’nın ağaçlı, yeşil görüntüsü daha çok ortaya çıkıyor.
İstanbul’dan Ankara’ya araçla gidenlerin en çok zorlanacağı konulardan biri yeterli yön levhasının olmaması. Çok girişli kavşaklarda sürücüler büyük sıkıntı yaşıyor. Eskiden yani seksenli yıllarda Ankara çok düzenli bir şehirdi. Kızılay’da yaya geçitlerinde herkes sağ tarafta bekler ve düzenli bir şekilde karşıya geçerlerdi. Şimdi “kafasına göre takılanlar” daha fazla göze çarpıyor.
Eskişehir yolu üstünde yeni görkemli kamu binalarının yanı sıra alış-veriş merkezlerinin sayısı da artmış. Bu kadar büyük alış veriş merkezlerinin akıbeti pandemi etkisi ile acaba nasıl bir hal alacak, üzerinde ciddi ciddi düşünmek lazım.
Peki, Ankara neden sessiz? Bunun sebeplerini sorduğumda aldığım cevapları sizinle paylaşmak istiyorum. Birincisi memur şehri Ankaralılar yaz nedeniyle tatile çıkmış durumdalar. İkincisi virüs nedeniyle yaşayanlar çok fazla sokağa çıkmak istemiyorlar. Üçüncüsü de Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin etkisi. İşlerin Ankara’da biteceğine inanların sayısı azaldı. Daha önceki zamanlarda taleplerini milletvekilleri ve Ankara bürokrasisi ile çözmeye çalışanların gelişleri azaldı.
Caddelerde virüsün etkisi İstanbul’dan daha çok belirgin görünüyor. Çok fazla dükkân kapalı. Akşam erken saatlerde caddeler ıssızlaşıyor. Son yıllarda çok sayıda açılan lokantalardan bazıları kapatmış durumda. Hacı Bayram’da cuma namazı büyük bir katılımla camiin dışında, namazgâhta kılındı. Eskiden buralarda geleneksel tarzda sergiler açan dükkânlar ve kitapçılar vardı. Ben her hafta kitapçıları dolaşır, yapılan “derin” sohbetlere kulak misafiri olurdum. Şimdi her şey daha düzenli, geleneğe uygun yapılaşma sağlanmış ama bana yabancı geldi. Ben eski, biraz karışık ve iç içe olan Hacı Bayram’ı aradım ama bulamadım. Üstelik özlediğimi fark ettim. Ankara, değişmeye başlamış, onu anladım.