Üniversite, kendisini üniversite yapan entelektüel soluktan yoksun. İlim (hakikat) kıvranışta. Soğuk ve çilesiz salt bilgi, nesillerin katili olmuş. Allahsız şuur, ulvi davalara vurulmuş pranga…

                                                                                    ***

Hocalar ve talebeler ego savaşlarının pısırık kahramanları. Talebe, doğruyu talep etmekten aciz, hoca bu acziyeti mutasyona uğratan sahtekâr…

                                                                                    ***

Üniversite, çukurdaki yüksek mektep. Akademik hırsızlıklarla örülmüş, orijinallikten uzak bir kireç yığını; bir hapishane. Sindirilmiş, zarif, derin düşüncelerin üzerine karabasan gibi çöken kaba, yoz, çıbanlaşmış kopyacı fikirlerin tahakküm kurduğu bir fikir kodesi… Üniversite artık irfanın değil ihanetin sığınağı.

                                                                                    ***

Olamayışların oluş farz edildiği, topyekûn oluşların ucuz darbelerle liğme liğme edildiği ve olmamış gençliğe mukavvadan oluşların nakşedildiği kartonpiyer binalar… Evet, bugünkü üniversite mimarisinin keyfiyet bâbında krokisi budur.

                                                                                    ***

Modern mektep, fikri baltalayan sistir. Düşünceyi bulanıklaştırır. Onun görevi, ulvî ıstırapların kökünü paçavralaştırmaktır. Haliyle tecessüs ehlinin işi çok zor bu devirde. Hakikati hazmetmekten önce hakikatin öz kaynağına ulaşmak durumunda. Çünkü kaynağın özüne ulaşabilirse, kendi öz benliğinin de kaynağına kavuşabilecek. Ve bu vesileyle -sarsılmadan- en büyük dertle hâlleşebilecek.

İşte! Bu vazifeşinas mektepteki ödev bilinci, mektebin müritlerini fikren tuz buz eden, ruh filizlerini çürüğe çıkaran ve moderniteye hademe yetiştirici adi bir strateji yumağıdır. Bu bâtıl mektebin sefalete mahkûm edilmiş müritlerine (talebelerine) düşen de; fikir köklerine işlenen kezzap yaralarını yine öz fikrin tırnaklarıyla kökünden soymak ve bunun acısına katlanıp tek ve en büyük davadan ödün vermemektir.

                                                                                   ***

Aranıyor! Üniversite çatısı altında “ham bilgi sahteliği”nin pelerinine gizlenmiş; ahlaksızlığın, fuhşun, cehaletin ve dahi nice abeslerin irtifa kazandığı modern cemiyet mefkûresinin rüzgarında kaybolan nasipsiz gençlik aranıyor. Görev açık: Hiçlikte kaybolan gençliği bulmak. Bulmak ve onu saplandığını küfür bataklığından çekip çıkarmak…

                                                                                  ***

Akademimiz işgal altında. Mefhumlarımız, bütün muhtevasıyla çoraklaşmış. En doğruya ve en güzele mandacı cüretiyle çamur fırlatan bir ruh işgali ile boğuşuyoruz. Üstad Necip Fazıl’ın işaret ettiği; “Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik!” inşa etmek yerine; bu vasıfların tümüne Fizan yabancılığı çeken ve bu Fransızlaşma ile gurur duyan vasat altı kuşaklar yetiştiriyoruz.

                                                                                  ***

Hâsıl-ı Kelâm…

Artık doğrulma vaktidir. Doğrulmak ve birey birey “Beklenen İslam inkılabını” doğurmak… Kimyası bozulmamış temiz gençler, bu ülküyü bir statüko keskinliğinde doktrinleştirmelidir. Ve herkes, (kafasına zorla kondurulmuş) şapkayı önüne koyup kendini ve girdabına kapıldığı sistemi sorgulamalıdır…