7 Haziran seçimleri hafıza-i beşer nisyan ile malüldür sözünü söylettirdi gayri ihtiyari…

O insicamı olmayan parçalı hükümet yapılarının bu ülkeye neler kaybettirdiğini bir kabusta soluksuz kalırcasına bir anda anımsadık.

7 Haziran seçim sonuçlarına ilişkin söyleyebileceğim ilk tespit bu.

Seçim sonuçlarının ikincisi ise ufukta bir erken seçimin kaçınılmaz olduğudur.

Ortaya çıkan sonuçlarla beraber koalisyon görüşmeleri de geçen hafta hızlı bir şekilde başlamış oldu.

MHP’nin daha sayım sonuçlarının üzerinde dumanı tüterken “ben yokum” demesi, HDP’nin üst perdeden konuşmasıyla geriye ya AK Parti-CHP koalisyonu ya da erken genel seçim seçeneği kaldı.

Ancak hepimiz çok iyi biliyoruz ki AK Parti-CHP koalisyonu gerçekleşmesi mümkün olmayan bir senaryo.

Mümkün olmamasının sebebi uzlaşma değil, uzlaşmadan sonraki süreçtir.

Çünkü AK Parti ve CHP’nin siyasi kan uyuşmazlığı söz konusudur.

Bu bir varsayım değil bir gerçektir.

Bir tarafta özgürlüklerden yana tavır koyan ve “Yeni Türkiye” hedefiyle yoluna devam etmek isteyen bir AK Parti, diğer tarafta statükocu ve “Eski Türkiye” hayaliyle yanıp tutuşan, içe kapanma heveslisi bir CHP.

Evet, siyaset gereği partiler koalisyon için görüşecekler, oturup konuşacaklar.

Hatta bir koalisyon hükümetinin kurulması için de çaba sarf edeceklerdir.

Bu seçmenin reyine ve kararına olan saygıdandır.

Ancak maalesef mevcut durum erken seçimden başka bir seçenek göstermemektedir.

Erken seçim için ise tedirgin ve heyecanlı olan yine AK Parti’dir.

Çünkü AK Parti’nin iktidar olma gibi bir derdi ve sorumluluğu söz konusudur.

Peki, “Muhtemel bir erken seçimde AK Parti oyunu nasıl arttırır?”

Bu soru çerçevesinde süren bir tartışma ortamında “bu Amerika’yı yeniden keşfetmek falan değil” demiştim.

7 Haziran’da AK Parti’nin kaybettiği oyların sebebi haşa ne bu milletin nankörlüğündendir, ne paralel yapıdandır ne de AK Parti’nin siyasi rakiplerinin bu seçimde daha fazla çalışmasındandır.

AK Parti’nin oy kaybetmesinin sebebi ve faturası bütünüyle teşkilatlarının tembelliğinden ve ciddiyetsizliğindendir.

Başta il ve ilçe başkanları olmak üzere AK Parti teşkilatları tüm uyarılara rağmen genel merkeze sunmuş oldukları yanlış milletvekili adayları ve halkın taleplerini görmezden geldiler.

Ciddi bir savrulma ve samimiyetsizlik içinde idiler.

Nasıl olsa alırız, kimi aday gösterirsek seçilir gibi bir havaya girdiler.

İlgisiz bir yığın insanı taşraya “aday” olarak gönderdiler.

Dahası bir seçim boyunca ruhsuz ve heyecansız bir seçim çalışması yürüttüler.

Genel merkezin arkasına sığındılar.

Gaziantep’te yaşayan biri olarak tüm Türkiye’de olduğu gibi Gaziantep’te de bu yanlışları çok net olarak gördüm.

Bu yanlışların en büyük sebebi ise teşkilatlarda bulunanların birçoğunun “Yeni Türkiye” hedefini anlamamalarıdır.

Öyle ki son zamanlarda teşkilatlara bunu anlamayacak insanları doldurdular.

Teşkilatlara bu insanların kim ya da kimler tarafından ve neden sokulduğunu sorgulamak niyetinde değilim.

Ancak gerçek olan şudur ki bu kez teşkilatlarda gerçekten de ciddi bir yandaş doldurulmuştur.

Bu yandaşlar da AK Parti’nin değil kişilerin yandaşlarıdır.

Yani il başkanlarının, ilçe başkanlarının, milletvekillerinin, belediye başkanlarının akrabalarıdır.

Ne diyordu atalarımız “Halep ordaysa, arşın burada”.

Ancak şunu da söylemeden geçmeyeceğim ki, 7 Haziran seçimlerinde bu gerçeği görmeyenlerin muhtemel bir erken seçimde vaziyeti toparlamaları kolay olmasa gerek.

Bu bir şuur ve bakış meselesi.

Bunun için de AK Parti’nin teşkilatlarda acil revizyona gitmesi elzemdir.

Birde AK Parti Genel Merkezinin 13 sene boyunca her seçimde rakiplerine büyük bir fark atan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim çalışmalarında kullandığı dil ve üsluba yeniden göz atması gerekmektedir.

Aksi bir daha kazanamamak ve kaybetmektir.

AK Parti, bir Parti’den öte başka anlamlara da gelmektedir.

Hatası ve sevabıyla bu gün yönümüzü dünyaya, özellikle de ümmet coğrafyasına AK Parti vesilesi ile dönüyoruz.

AK Parti sadece Türkiye’nin değil dünya Müslümanlarının da umududur.

Böylesine büyük anlamlarla kuşatılmış bir hareketin keyfi bir takım tutumlarla tökezletilmesi asla kabul edilemez ve vebali büyük olur.

Büyüklerimiz, “küçük kazalar büyük belaları def eder” demişler. AK Parti’nin 7 Haziran’da aldığı sonuç bir “küçük kaza” dır.

Umulur ki büyük belaları def etsin.