İsterseniz soruyu önce şöyle sorayım.

Bu coğrafyada Batı’ya ve batıla karşı mücadele eden; ancak IŞİD’e beyat etmeyen, onların davranış ve düşüncelerine katılmayan, tevhide inanmış Müslümanlar, IŞİD’in nesi olurlar?

Bu sorunun cevabını IŞİD sözle değil eylemle cevaplıyor.

Yani kendisi gibi düşünmeyenler, Müslüman dahi olsa “öteki” ya da “düşman” olarak kabul ediyor.

Böyle bir bakış açısı da savaşmayı ve öldürmeyi beraberinde getiriyor.

Peki, aynı soruyu Suriye’de Kürtlerin hakkını savunduğunu iddia eden PYD’ye de soralım.

Suriye’de PYD ile beraber hareket etmeyen, ideolojisini paylaşmayan Suriyeli dindar Kürtler, PYD’nin nesi olurlar?

En yumuşak haliyle “öteki” ortaya konulan hal ve tavırla da düşman kabul ediliyor.

Bunun en bariz örneği Suriye’de ümmet çizgisinde duran Rojovalı dindar Kürtlerdir.

Bu dindar Kürtlerin birçoğu, Suriye’de PYD tarafından düşman olarak görüldüğü için şu anda Suriye dışında yaşamak zorunda bırakılarak sürgün edildi.

Öyle ki PYD, kendilerine tabi olmayan Suriyeli dindar Kürtlerin, zalim Esed’e karşı mücadele etmelerini bile hazmedemiyor.

Hatta Rojova’da Kürt halkına dini konularda eğitim vermesini bile…

Tersini iddia eden varsa buyurun hodri meydan.

Bunun adı Kürt Kemalizm’i değil de nedir?

Bu hal tamamen kısır bir döngü içinde devam eden ve sorgulanmayan ideolojik bir vakadan başka bir şey değildir.

Bence IŞİD dini bir örgüt olmadığı gibi PYD de ırkçı bir örgüt bile değildir.

Öyle olmuş olsaydı PYD “inançlı-inançsız tüm Kürtler bizdendir” derdi.

İşte hayat felsefesini “ötekileştirme” ve “düşmanlık” üzerine kuran bu tür örgütler, yaşatmak için değil öldürmek için çalışırlar.

Hal böyle olunca da bu tür ideolojik örgütlerin bulunduğu yerlerde huzur ve güven değil kaos ve savaş çıkar.

Savaş ve kaosun olduğu yerlerde ise karanlık eller hep iş başındadır.

Olayları hep “terör devletleri” yönetir ve yönlendirir.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu güçler bu coğrafyanın tümüne düşmandır ve yakıp yıkmaya odaklıdırlar.

Yani onlar için ölenin Kürt, Türk, Arap ya da Acem olması hiç mi hiç önemli değildir.

Önemli olan ne kadarının öldüğüdür.

Dahası PYD, Suriye’de Kürtlere huzur ve refahı, Arap, Türkmen ve dindar Kürtlerle savaşarak mı getirecek?

PYD, kardeşkanını dökerek mi bu topraklarda Kürtleri var edecek!

Yüzyıl önce bu topraklarda Kürtleri yok sayan Batılılarla iş birliği yaparak mı Kürtleri söz sahibi yapacak bu topraklarda?

Suriye’de Batı ile beraber hareket ederek dindar Kürtleri yok sayarak mı özgürlüğü elde edecek.

Aslında bu durum yıllarca PKK tarafından Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan dindar Kürtlere karşı uygulanan bir tutumdur.

PKK dağlarda savaşırken, kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri imha ve sürgünlerle yok etmeye çalıştı.

“Neden bizimle dağlarda özgürlük mücadelemize katılmıyorsunuz” demeyi de ihmal etmedi!

Değil onların inanç ve düşünceleri doğrultusunda hareket etmeyi, inançlarına saygı bile duymayarak, hatta dalga geçerek dindar Kürtlerin Leninist ve Marksist düşünce ve davranışlarına destek vermelerini istedi.

Şimdi aynı şeyi Suriye’de PYD yapıyor.

Esed’in yıllarca kendilerine zulmettiklerini bildiği halde, yaklaşık 40 yıl, Suriyeli Kürtlere kimlik vermediği halde onunla işbirliği yaparak doğru bir şey yaptığını savunuyor PYD.

Dahası zalim Esed’e karşı onurlu bir mücadele yürüten ve Batı ile aralarına mesafe koyan dindar Suriyeli Kürtleri hain ve düşman olarak lanse ediyor.

Bence kendisi batıl üzere olduğu halde, hak ve hakikat peşinde olan dindar Kürtleri düşman olarak gören PYD veyahut PKK, değil dindarları, ırkçı Kürtleri bile temsil etmiyor.

Yanılıyor muyum?