Ailede Muhammedî muhabbet-3
Ailede Muhammedî muhabbet-2
Ailede Muhammedî muhabbet-1
Değerli okuyucum.
Öncelikle, hac mevsimi ve Kurban Bayramı’nı da içine alan Zilhicce’nin faziletli ve bereketli günlerinin ailenizle birlikte sizler için de mübarek olmasını Rabbimizden diliyorum.
Ailede Muhammedî Muhabbet’in devamı için yaşantımızda her şeyin dengeli ve ölçülü olmasının önemli bir yeri vardır. İşte Sünnet-i Seniyye dediğimiz ve Sevgili Peygamberimizin sözlerini/davranışlarını/uygulamalarını ihtiva eden bu kavram, hayatımızda nasıl bir denge unsuru olması gerektiğini de bizlere öğretmektedir.
“Eşlerine zaman ayırırdı”
Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz, eşleriyle birlikte geçirdiği zaman dilimlerine sahipti. O, aile fertlerinin eğlenme ve dinlenme gibi ihtiyaçlarını anlayışla karşılar, meşru eğlencelerden onları da yararlandırmaya çalışırdı. Ramazan ve Kurban Bayramı merasimlerine kızlarını ve eşlerini de götürürdü. Bir bayram günü mescitte Habeşlilerin sergiledikleri gösterileri seyretmek isteyen Hz. Aişe’ye bu hususta imkân hazırlamıştı. Zaman zaman Hz. Aişe validemizle yürüyüşlere çıkardı. Hatta bir defasında koşu yarışması bile yapmışlardı.
Denilebilir ki, yoğun gündemlerle her günü dolu dolu geçen günümüz Müslüman’ı, ailesine zaman ayırma hususunda gereken hassasiyeti göstermemektedir. Hâlbuki Peygamberlik gibi büyük bir manevî vazife yanında devlet başkanlığı, öğretmenlik, ordu komutanlığı gibi her biri farklı sorumluluklar gerektiren görevleri üstlenmiş bir şahsiyet olarak karşımızda duran Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz böyle değildi. Ümmetinin bugünkü durumunu sezen ve sanki günümüz müminlerine seslenen Sevgili Peygamberimiz bakın neler söylüyor:
“Nefsinizin, ailenizin ve her hak sahibinin, üzerinizde hakları vardır. O halde, her hak sahibine hakkını verin!..”
Bu sebeple kişi, eşine ve çocuklarına tahsis ettiği zaman dilimlerine sahip olmalı, birlikte ibadet, seyahat ve ziyaret ortamları oluşturmalıdır. Böylesi zaman dilimlerinin, bir eğitim-öğretim ortamı olması da sağlanabilir. Zira Sevgili Peygamberimiz, özel vakit ayırarak eğittiği eşlerinin, sonunda birer öğretmen haline gelmelerini sağlamıştı. Sözgelimi Hz. Aişe’nin, ashâb-ı kirâm’ın fakihlerinden biri olmasında ve 2210 hadis aktarmasında, onun için ayrılan vakitlerin önemli bir rolü olsa gerektir.
“Evde eşlerine yardım ederdi”
“Âlemlere rahmet olarak gönderilen” Yüce Resûl (sav) eşleri için de bir rahmet vesilesiydi… Hz. Aişe (ra) validemiz, O’nu bize anlatırken, “evinde elbisesini diken, ayakkabısını yamayan, keçileri sağan, kendi işini kendisi gören” bir peygamberden söz etmektedir. Birçok kimsenin yapmaktan kaçındığı veya kendisi için uygun görmediği bu davranışları yaparken, O, aynı zamanda çağlar ötesinden mesaj vermek istiyordu bizlere… Kanaatimizce, günümüzde bir Müslüman erkek, isterse şayet, ibadetlerini yerine getirme konusunda yardımcı olduğu eşinin, her ibadetindeki sevabına ortak olabilir. Bununla birlikte, eşine -ibadetleri için vakit kalmasını sağlamak maksadıyla- ev işlerinde hayatı kolaylaştıracak birtakım cihazları ve ev aletlerini almak için harcadığı her kuruş, kendisi için bir sevap kaynağı olabilir. Çünkü, Sevgili Peygamberimiz: “Kişinin Allah yolunda harcadığı paraların en hayırlısı, ailesi için harcadıklarıdır” buyurmaktadır. Unutmamak gerekir ki, hanımına dünya işlerinde yardım etmeyen kişinin, ahiret işlerindeki teşviki de etkili olmaz!..
Geceleri kalkarak namaz kılan ve eşlerini de buna teşvik eden, Ramazan’ın son on gecesinde hanımlarının da ibadetlerle uyanık kalmalarını isteyen Peygamberimizin bu tavsiyelerinin etkili olmasında, günlük hayatında onlara sağladığı kolaylıkların da önemli bir payı olduğu düşüncesindeyiz. Sözlerimizi şu hadis-i şerifi aktararak bağlamak istiyorum:
“İçinizdeki en hayırlı kimseler hanımlarına karşı en iyi davrananlardır.”
Gelecek yazımızda da konuya devam edeceğiz. Şimdiden Kurban Bayramınızı tebrik ederim. Muhammedî Muhabbet üzere, sağlıcakla kalınız…