Bir güzel insanı kaybetmenin hüznü çöktü yüreğimize yine.

İyi bir insanı “erken” yaşta ahirete uğurlamanın üzüntüsü kapladı gönül dünyamızı.

Zaten sayıları az olan güzel insanları kaybetmek acıtıyor canımızı.

Güzel haberler aldığımız bugünlerde, yüreğimizin bir yanı buruk.

İnsanlar vardır; içi dışı birdir.

Cam gibi, bir yüzünden baktığınızda diğer tarafı tüm şeffaflığı ile görebilirsiniz.

Samimiyet de bu değil midir?!

Asım abi (Gültekin) tam da öyle biriydi.

Sade, düz, samimi, içten ve hesapsız.

Varlığı ile kendisini dayatmazdı.

Ona baktığınızda “ben”i değil, “biz”i görürdünüz.

Asım abi kendi derdini değil, “biz”in derdini dert edinmiş biriydi.

Derviş meşrep bir yapısı vardı.

Sessiz, durgun ve düşünceli bir görüntü verirdi.

O hali dahi çok şey söylerdi.

İçine içine büyüyen, düşüncesini yüreğine dayayan bir derviş.

O suskun hali yüzüne tebessüm kondurmasına mani değildi.

Bu zamanda derviş meşrep yaşamı tercih etmek hiç de kolay değil.

Dava adamıydı aynı zamanda.

Davasını dert edinmiş ve davası uğruna birşeyler yapma gayretiyle hareket eden bir insandı.

Dünyada garip bir yolcu gibi yaşadı.

Gelip geçici olduğumuz bu dünya hayatında aslına uygun olan da buydu zaten.

2010 yılıydı ilk tanıştığımızda.

Almanya’ya üniversiteli gençlerle buluşmak için gelmişti.

Programını tamamlayıp yolcu edecektik.

“Beni tren istasyonuna bırakın ben yolumu bulurum. Önce kaybolmayı, sonra bulmayı seviyorum” demişti.

Yabancısı olduğumuz, çoğunlukla yolumuzu kaybettiğimiz bu dünya hayatında Asım abinin yolunu bulanlardan ve istikamet üzere olanlardan olduğuna şahitlik ederiz.

Başkasının derdini dert edinen güzel bir insandı.

En son telefonla konuşmuştuk.

Bir yazar arkadaşının sıkıntısından bahsetmiş, neler yapabiliriz diye sormuştu.

Kendisinin ardından yazılanlara bakıyorum.

Kırk beş yıllık kısa bir ömür içerisinde güzel şeyler biriktirmiş.

Ne mutlu ona ki, ardından güzel anılar bırakarak ayrıldı.

Güzel izler bırakarak darı bekaya göç eyledi.

Ne güzel geride hoş bir sada bırakmak.

Bâki’nin dediği gibi;

“Âvâzeyi bu aleme Davud gibi sal,

Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.”

Ruhun şâd, mekanı cennet olsun güzel abim.

Bu yazının ruhuna Fatiha’ya vesile olması dileği ile…