Yemen’de Aden Valisi Tümgeneral Cafer Muhammed Saad, dün sabah El-Mualla kentindeki valilik binasına giderken, Et-Tehavi bölgesinde bomba yüklü bir araçla konvoyuna düzenlenen saldırıda hayatını kaybetti.

Valiyle birlikte 8 kişinin daha öldüğü saldırıyı IŞİD üstlendi.

Zaten başkası da beklenmiyordu.

Tümgeneral Cafer Muhammed Saad, Aden’in Husilerden ve devrik lider Ali Abdullah Salih’e bağlı güçlerden temizlenmesi operasyonuna aktif bir şekilde katılmıştı.

Bu nedenle Cumhurbaşkanı Hadi tarafından cesaret madalyasıyla ödüllendirilmiş ve 8 Ekim’de Aden Valisi olarak atanmıştı.

Güney Yemen’in bağımsızlığı için mücadele eden “El Hıraak” hareketine yakın bir isimdi.

“Niçin öldürüldü?” sorusunun henüz net bir cevabı yok.

Fakat ölümüne sevinenlerin başında Ali Abdullah Salih’in ve Husilerin geldiği kesin.

IŞİD’in üstlenmesine gelince…

Artık tek bir merkezden kontrol edilen bir örgütten bahsetmek imkânsız.

İstihbarat örgütlerinin içinde cirit attığı birden çok IŞİD olduğunu söyleyebiliriz.

Kriz ve çatışma bölgelerinde herkes dengeleri alt üst etmek için kendi IŞİD’ini sahaya sürmeye başladı.

Geçtiğimiz Temmuz ayında Ali Abdullah Salih’e bağlı güçlerden ve müttefiki Husilerden kurtarılan Aden’de o tarihten bu yana saldırılar ve suikast girişimleri eksik olmuyor.

Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez koalisyonunun başlattığı askeri operasyonun kesin sonuca ulaşması gerçekleştikçe de bu tür saldırıların yaşanması kaçınılmaz.

Operasyon şu anda Taiz’de tıkanmış durumda.

Çünkü koalisyonu oluşturan ülkelerin her birinin farklı hesapları var.

Birleşik Arap Emirlikleri, Müslüman Kardeşler’in kalesi olduğu için Taiz kentinin Husilerden kurtarılmasına destek vermeyi reddediyor.

Koalisyon güçlerinin desteğinin olmaması da Taiz’in Ali Abdullah Salih’e bağlı güçlerden ve Husilerden kurtarılmasını geciktiriyor.

Müslüman Kardeşler’e yakın yerel güçlerin bunu tek başına başarabilmesi mümkün değil.

Bu nedenle BAE’ye yönelik ciddi eleştiriler var.

Kuveytli Siyasi Bilimler Uzmanı Abdullah El Nefisi, önceki gün isim vermeden, Körfez koalisyonunun içindeki bir ülkenin, Ali Abdullah Salih ve Husiler ile işbirliği yaptığını söyledi.

El Nefisi’nin BAE’yi kastettiğini bilmek için müneccim olmaya gerek yok.

Körfez’i ve Yemen’i takip edenler, Abu Dhabi’ye daha önce de benzer suçlamalar yöneltildiğini bilirler.

El Nefisi ve birçok analiste göre, BAE’nin Körfez koalisyonuna katılmasının başlıca amacı; operasyonu rayından çıkarıp koalisyon güçlerine kan kaybettirerek, İslamcıların Yemen’in yönetiminde söz sahibi olmalarını engellemek ve Ali Abdullah Salih’in veya oğlunun yeniden yönetime dönüşünü garanti altına almak.

Kısacası, karşı devrimin yolunu açıp devrik rejimi yeniden iş başına getirmek.

“İster inanın, ister inanmayın; söz konusu üyenin koalisyondan iki talebi var: Ali Abdullah Salih’in içeride ve dışarıdaki mal varlıklarının korunması ve Yemen’in geleceğinde oğlu Ahmed’in siyasi rolünün olması.”

BAE’yi hedef alan bu sözler, Abdullah El Nefisi’ye ait.

Yemen’de Suudi Arabistan’a yakın olan Cumhurbaşkanı Abdurabbih Mansur Hadi ile BAE’ye yakınlığıyla bilinen Başkan Yardımcısı ve Başbakan Halid Bahhah arasında da bir tür güç kavgası yaşanıyor.

Hadi’nin geçenlerde Bahhah’tan habersiz iki yeni başkan yardımcısı ataması, Bahhah’ı devreden çıkarmaya yönelik bir adım olarak değerlendirildi.

Yerel ve bölgesel güçlerin kıyasıya güç ve nüfuz mücadelesine şahit olan Yemen’de Aden Valisi’ni hedef alan saldırıyı kimin üstlendiğinin; hatta bombalı aracı kimin yerleştirdiğinin ve düğmeye kimin bastığının çok da önemi yok.