Yevgeniy Prigojin'e ait Embraer marka özel jetinin enkazı, kaza alanından temizlendi ve uçuş kayıt cihazları kurtarıldı ancak Wagner'in patronunun öldüğü varsayılan olayın ardından Moskova'da dumanlar henüz dağılmadı.
Prigojin'in Embraer Legacy 600'ünü neyin düşürdüğü hâlâ belirsizliğini koruyor; en azından kamuoyu için bu böyle. Uzmanlar, bir patlama olasılığına işaret ediyor ancak sonucu kesin ve net olarak öğrenmek mümkün olmayabilir. Kesin olan bir şey var: Düşen bu uçaktaki en önemli kara kutu, sislerin adamı Vladimir Putin ve onun kararları olduğu söyleniyor.
Sayfaları biraz geriye doğru çevirip okuduğumuzda manzara netleşiyor. Yirmi yılı aşkın bir süredir Rusya devleti, Putin'in iktidarında yönetiliyor. Bugüne dek muhaliflerin akıbeti hepimizin malumu. Bugüne dek Putin egemenliğine başkaldıran ve üstelik bunu silahlı bir güç kalkanıyla yapan oldu mu? Olmadı. O halde, ihanetin affı olmadığını açıkça dile getiren Putin’e en ciddi meydan okumayı yapan Prigojin, neyin rüzgârına kapıldı? Wagner’in cüretkâr patronunun gidişinden sonra Rusya'nın manzarası değişir mi?
Putin, uçağın düşmesini takiben yaptığı açıklamada "Prigojin'i çok uzun zamandır, 1990'ların başından beri tanıyorum. Kaderi zor olan bir adamdı ve hayatta ciddi hatalar yaptı. O yetenekli bir adam, yetenekli bir iş adamıydı." dedi. Övüyor mu, gömüyor mu anlamadık. Gerçi, ‘gömüyor’ olabileceği, bir süredir çoğu kişinin tahminleri arasındaydı.
Putin, asıl mesajını kazanın ardından tam bir gün bekledikten sonra verdi. Mesajın muhatabı ise Rus elitleriydi: “Hatalar ölümcül olabilir.”
Kremlin ise Rus devletinin kazaya karışmış olabileceği yönündeki spekülasyonları her defasında şiddetle reddetti. Kremlin Basın Sözcüsü Dimitri Peskov, "Tüm bu iddialar tamamen yalan" dedi.
Ancak kulisler, bu açıklamadan ikna olacak gibi görünmüyor. Kaldı ki Prigojin'in başarısız isyanının ardından, ABD Başkanı Joe Biden, bir basın toplantısında Prigojin'i işaret ederek “Yerinde olsam ne yediğime dikkat ederdim, gözümü menümden ayırmazdım." şeklinde şaka soslu bir gönderme yapmıştı.
Prigojin ve adamlarının Moskova'ya yürüyüşü, Kremlin için devlete yönelik doğrudan bir tehditti ve dahası bu kalkışma, uzun süredir ‘sarsılmaz imajı’ sergileyen Putin için kişisel bir hakaret, affı olmayan bir ihanetti.
Peki, tüm bu yaşananlardan sonra Wagner üzerinden kim başını uzatıp ön plana çıkabilir? Anlaşılan o ki, Prigojin'in yerine talip olan çıkarsa, bu kırmızı çizgileri aşmamak için ihtiyatlı davranacaktır. Zira ödenmiş her bedel, büyük dersler içerir.
Kitabın sayfalarını biraz geriden tarayıp işin nereden başladığına bakalım.
Wagner grubunun savaş alanındaki başarıları, onun kamuoyundaki algısını yükseltmiş ve Rus devlet televizyonu, Ukrayna'nın doğusundaki Bahmut kentini ele geçiren Wagner savaşçılarına övgüler yağdırmıştı. Haziran sonunda Wagner'in Moskova'ya yürümesi ise Rusya'da iç savaş ihtimalini gündeme getirince durum tersine döndü. Prigojin, paralı askerlerin isyanını bir "protesto" olarak nitelendirdi ama ayaklanma; Prigojin'in kamuoyundaki itibarını ciddi şekilde sarstı. Üstüne gelen başarısız ayaklanma da sarsılan bu prestiji daha çok düşürmüş oldu.
Gücün zehirlediği egolar, işe önce sahibinden başlar. Belli ki Prigojin, erken öten horozun hikâyesine yabancıydı. Üstelik onu sürekli izleyen ‘big brother’ yani Putin’i gözden kaçırması, kaderini en çok zorlaştıran detay oldu. 1990’lı yılların başından gelen tanışıklık, Prigojin’e yeterli gelmemiş olacak ki Putin’in, ihaneti affetmeyeceğini ıskalamış.
Peki, Prigojin'in ölümü, destekçileri eliyle devlete karşı potansiyel bir isyan tehdidi oluşturur mu? Analistler bu soruya ‘şimdilik hayır’ cevabını veriyor. Wagner savaşçılarına, ayaklanmalarının ardından düzenli ordu ile sözleşme imzalamaları teklif edilmiş ve Putin'i açıkça eleştiren aşırı milliyetçi Igor Girkin ise kendini hapiste bulmuştu. Şayet intikam, dedikleri gibi soğuk yenen bir yemekse, hiyerarşik cezalar birbirini takip edebilir.
Rusya'nın etkili muhalif lideri Aleksey Navalni’yi es geçmeyelim. Putin'in Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşa karşı çıkan pek çok kişiyle birlikte kendisi de şu an Rusya'da bir hapishanede tutuluyor. Prigojin’in ölümüne ilginç bir yorumda bulunan Navalni, "Bunlar 'iç savaş' denen yemeği yapmak için kullanılan malzemeler" diyerek iddiasını daha da ileri taşıyor: "Bir çete yarattılar. Çeteyi silahlandırdılar. Çeteyi dağıttılar. Liderleri öldürdüler.”
Kremlin'in ya da Rus güvenlik servislerinin kazaya karıştığına dair herhangi bir kanıt henüz ortaya çıkmadı. Ancak Prigojin'in hayatı ve zor kaderi, Rusya içinde ve dışında tartışılmaya devam edecek.